İnsan profilleri ve yarışma programları üzerine

0
2050

İnsanları tanımak zor, insanları anlamaksa çok daha zor günümüzde. Samimiyetten giderek uzaklaşan insanlık, kendine her an bir zarar gelecek endişesiyle sürdürüyor hayatını. Bu endişede insanları günlük hayatları içinde, korunma adına bir kaç farklı maskeyle dolaşmasına sebebiyet veriyor. Kendini açıkça ortaya koyduğunda insan, yanlışlarını ve zaaflarınıda herkesin görebilme ihtimalini yükseltiyor bir bakıma.

Yani insan, iç dünyasını (özelini sosyal medyada sonuna sergilemesine rağmen) toplumda ne kadar gizli tutarsam o kadar korunmuş oluyorum gibi bir düşünceye sahip artık.

İnsanları tanımanın (en azında ciddi bir fikir sahibi olmanın)  birbirinden farklı yolları var elbet.. Bu yolların içinde en önde gelenler: Gönül, iş ve para ilişkileri.

Çünkü bu diyaloglarda, ana karakterinizin temel özellikleri belirli bir süreden sonra çok net ortaya konuyor. Bu başlıklardan para ile doğrudan bağlantısı olan yollardan biri de yarışma programları. Günümüz insanını tanımanın en etkin yollarından biri bence..

Evet evet! Tv de yayınlanan bilgi ve eğlence yarışmalarından bahsediyorum. Çerçevesi ve formatı önceden çok titiz ve sıkı bir dsiplinle belirlenmiş bu yarışma programlarına katılan yarışmacılar, bir yandan belli bir kazanç için mücadele ederken, diğer yandan da yarışmanın formatının dışında tamamen kendine has bir takım karakteristlik özelliklerini ifşa etmiş oluyorlar milyonlara.

Fakat eğlence amaçlı yarışmalara katılan karakterlerle, bilgi yarışmalarına katılanları ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor bence.

Mesela Survivor, yetenek sizsiniz, o ses Türkiye, yemekteyiz ve yaparsın aşkım gibi yarışmalarda katılımcıların format gereği kendisi gibi değil de, o formata uygun bir sahte karakter yaratması isteniyor. Katılımcılarda bu kural gereği sahte bir karakterle yarışıyorlar mecburen. Dolayısıyla bu insanların bu yarışmacıların tamamen doğal bir şekilde oldukları gibi davrandıklarına inanmak hemen hemen imkansız.

Bilgi yarışmaları ise yarışmasına katılanlar ise, sadece kendilerini tanıtmaları istenen bölümde kendilerini ifade etmelerine rağmen, konuşma biçimlerinden, mesleklerinden, memleketlerinden ve aile durumlarından bahsederken bizim onları daha iyi tanımamıza olanak sunuyorlar. Akabinde yarışma içindeki heyecan biçimleri, risk alabilme kabiliyetleri, zekaları, espri anlayışları, kültürel birikimleri gibi temel ve sosyal hayatın içinde ki olmazsa olmazlar, doğrudan ve olduğu gibi geçiyor ekran başında ki seyirciye.

Bu yukarıda saydığım insan modellerinin yarıştığı yarışmalara örnek olarak ” kim milyoner olmak ister” ile ” Kelime oyunu” isimli yarışma programlarını sayabilirim. Kenan Işık’la ( Allah şifa versin) başlayan ve bugün Murat Yıldırım’la yoluna devam edip artık efsaneleşen yarışmanın bu kadar sevilme nedeni belki de katılan yarışmacıların profilleri. Yarışmacıların içinde her kesimden, her kültürden karakterler görmek mümkün.. 3 üniversite bitirip ilk soruda elenen tiplerden tutun, ilk okul mezunu olup paraya çok ihtiyacı olan yaşlı bir teyzenin hatrı sayılır bir ödülle evine döndüğüne şahit olmuşluklarımız oldukça fazla. Bu sebeple ben en doğal insan karakterlerinin bu yarışmada olduğunu düşüyorum.

Bir diğer örneğim olan kelime oyunu ise İhsan Varol’un yarışmanın raiting’ine  kattığı %85 lik enerji dışındaki bölümde yarışmacı profillerinin doğallığı.

Bu yarışma, kim milyoner olmak ister formatından farklı olarak belli bir tahsil oranına sahip, daha okur ve kelimelerle arası iyi olan katılımcılardan oluşuyor. Yarışmaçiların kim olduğu ve hayat hikayelerinden çok yarışma içindeki çok yüksek doza ulaşan heyecan ve bu heyecanın yarışmacıların davranışlarına kattığı sempatiklik, bize bu insanlar hakkında doğal bir karakter analizi yaptırabilecek güçte.

Yani sonuç olarak bu tip yarışma programları sayesinde, günlük hayatımızda göremediğimiz samimi ve doğal insan profillerini daha çok görme imkanına sahip oluyoruz.