Mallar, omurgasızlar ve çatlayan sabır taşları

0
300

Sevgili dostum Lev Nikolayeviç..

Yaşım ilerledikçe gençlik dönemlerine oranla daha fazla insan seçmeye başladım. Aslında bendeki bu hâl yaşı 45’i geçen her insanda görünen normal bir durum. Ancak benim bu normali normalleştirme sürecim daha bir sancılı geçiyor sanki..

Ben bu yaşıma kadar binlerce insanla gerek iş, gerekse sosyal ortamlarda çeşitli diyaloglar kurdum. Bu insan tiplemeleri içinde en hasetmediğim modeller, ukalâlar ve boş konuşanlardı. Türlü yalancılar ikiyüzlüler karaktersizler de tanıdım. Ancak nedense saydığım ilk iki tip her zaman listemde zirvede kalmayı başardılar.

Şimdiki ruh halim ise ifrit olduğum insan modellerinin sayısını arttırdı. Artık daha derinlemesine bir tiksinti ile uzak durmaya çalıştığım yeni omurgasızlarla yüzleşiyorum.

Bu omurgasızların en belirgin ortak davranış özellikleri ile tahammül sınırlarımı zorlamakta gayet ustalaşmış olduklarına şahitlik ediyorum malesef.

Mesela  yeni ifrit olma listemde üst sıralardan yer arayan davranış tipi ”mış gibi görünme” Yani aslında olmadıkları karakterlere sahip görünürken temelde çiğ, cahil ve tamamen kendi menfi çıkarlarına itaat eden, asıl yapılarını bir şekilde ortaya koyan insanlar.

Bir başka sinir olduğum model ise sorumluluktan kaçan, konforuna çok meraklı ve yaptığı hiç bir hata öküzlük için kendilerinden ve başkalarından rahatsızlık duymayanlar. Bu türdeki insanların yaptıkları absürd hataları onların yüzüne ister kibarca ister doğrudan bodoslama söyleyin, onların yüzünde en ufak bir rahatsızlık göremezsiniz. Böyle bir durumda ilk yaptıkları şey, kendilerini cansiparane savunma gayretleri olur. Tabi bu savunmalarda temelsiz ve desteksiz bir zeminde kendine yer bulmaya çalışan çapsız savunmalardır. Siz,tartışmayı bir adım daha ileri boyuta taşıyıp onlara kaçacak yer bırakmazsanız eğer,bu sefer onlarda garip bir biçimde konuyu ya başka yere taşırlar ya da aslında olmayan kusurları yoktan varedip sizi savunma yapmaya zorlarlar. İşte tam bu noktada sizde sinirlerinizi kontrol etmeli ve öfke fırtınalarına yakalanmamanız gerekir. Yoksa iş daha kötü bir diyalog üzerinde seyretmeye başlar.

İşte ben bu aralar tam sınırda geziniyorum. Karşımda mal gibi davranan hem kellik hem de fodulluk etiketini üstünde sanki bir resmi asil üniforma gibi taşıyan bu tipleri gördükçe, enerjimin nasıl yitip gittiğini anlatacak cümleleri inanın kuramam size!

Hele ki bu insanlarla belli mecburiyetler yüzünden bir arada bulunma zorunluluğu yok mu? işte burası en can alıcı yer. Mal gibi yaşayan bununla barışık olan bir insanı bu zihniyetten nasıl arındırabilirsiniz? Afedersiniz dayakla bile düzeltemezsiniz bu yaşam formlarını. Dayakla ancak sindirir ya da kortutabilirsiniz fakat arzu edilen üst ya da olgun insan hedefine bırakın yaklaştırmayı,düşündüremezsiniz bile. Bu karakter noksanlığı ile yaşamaya alışık insanları ancak onların haz etmediği bir takım davranışları kendilerine gösterek düşünmelerini sağlayabilirsiniz. Elbette bu yaklaşım da onların kendilerine dönüp bakmalarını sağlamaz. Ancak belki mallıklarını bir nebze olsun dizginlemelerine sebeb olur. E o zaman ne yapmalı diye düşünelim şimdi.. Yok sayıp görmezden gelmeye çalışmak bizim ruh halimize iyi gelir mi? Belki bunu başarabilecek bazı insanlarda işe yarar bu durum. Ancak benim gibi titiz ve detaycı insanlar için bunu başarmak neredeyse imkansız! Burnunuzun dibinde aynı alanda iletişim kurmaya mecbur olduğunuz çeşitli mallara karşı sabırla nereye kadar gidebilirsiniz?

Evet ben ve benim gibi olanların işi birhayli zor. Fakat bu süreçte en çok zarar görecek olan bizlerin bir yöntem bulması da şart. Aramaya devam o zaman..

Huzurla uyu sevgili dostum.

Görüşmek üzere..