Evlilik ve Aile birliği mevzusu üzerine..

0
1627

Evlilik, evlilikler, mutlu evlilik, mutsuz evlilik, evlilik aşkı öldürüyor, evlilik yaşı, eski eş’e nafaka, anlaşmalı boşanma, velayet, davası eski koca şiddeti, aldatma, evliliklerde kıskançlık, biten evlilikler ve evlilik ve geçim cümleleri, hem Tv lerde hem de sanal alemde en çok karşımıza çıkan konu başlıkları arasında.

Özellikle 2000 lerin başında karşımıza çıkmaya başlayan evlilik sorunsalına dair konu başlıkları hepimizin ortak gündeminin içinde.

Ben evlilik denilen birleşimi, insani ve ahlâki anlamda çok değerli, çercevesi ve mecburiyeti, erkekle kadının yaratıldığı günden bu güne Allah tarafından gayet net bir şekilde çizilmiş, ruhsal, bedensel anlamda ihtiyaçları tamamlayan, akabinde yapılacak çocuk ya da çocuklarlarla birlikte  “aile” dediğimiz kutsal ve sosyal kurumun bir söz akdi ile sürdürülmesi olarak tanımlıyorum.

Dünya dediğimiz yaşamsal alanda, tüm sosyo-kültürel gelişmelerden doğan insanlık tarihinin temelidir aynı zamanda evlilikler. Kadın ve erkeğin çift yaratılmasının sonucudur evlilik kurumu..

Fakat şimdi ne oldu da yüzyıllardır insanlığa ait her kültüründe, en temel değer olarak tanımlanan evlililikler birden bire bir temel bir sorunsal’a dönüştü? Ya da hatta belki de dönüştürüldü? Bu sorunun cevabı sizin de bildiğiniz gibi, bir iki sebeple açıklamak imkansız. Verilecek cevapların toplamı, sanırım yüzlerce nedene bağlanabilenecek kadar geniş. Fakat bu kadar nedeni grupladığınızda karşımıza çıkacak ana başlıkların sayısı 6-7 arası grupta sınıflanabilir. Bu başlıklar :

– Dinsel sorumluluk anlayışının, insanlar üzerindeki etkisini yitirmesi.

-Kadının ekonomik özgürlüğü ve rahat yaşama arzusu.

-Avrupadaki sosyal ve medeni olan özentimiz, ve bu yaşam olan sıkı entegrasyonumuz.

-Feminist anlayışın verdiği erkeklerle eşitlik mücadelesinin, son dönemde erkeklerin özgürlüğün üstünde bir özgürlüğe dönüşmesi. Ve bu anlayışın dünyada ve ülkemizdeki kadınlar üzerindeki etkisi.

– Belli ataerkil toplumların çatısı altında ezilen kadınların bu baskıdan kurtulma gayretinin, ezilmeyen rahat yaşayan kadınlar tarafından da desteklenmesi.

– Avrupadaki cinsiyetsizleştirme politikalarının ve eşcinselleştirme projelerinin ciddi anlamda taraftar bulması.

– Ekonomik kaygılar, geçinememe korkusuna eklenen konformist yaşam arzusu.( hem kadın hem de erkek için geçerli )

-Kadının iş yaşamına yaptığı harika katkıların karşılığında eline geçenin yetersizliği ve yine özel hayatına vakit ayıramaması sebebiyle, mutlu bir aile fikrini kafasında kuramaması..

-Güven ve sadakat gibi kavramların eski değerinden uzaklaşması ve değersizleştirilmesi..

Yukarıdaki tespitlere herkes kendince bir takım eklentiler yapabilir mutlaka. Fakat benim gözümde evlilik kurumunun temel yıpranma nedeni bunlardan ibaret..

Ülkemizdeki evlilik kurumunun çatırdamasına en çok sebep olan başlıklarsa, feminizm destekli kadın özgürlüğü ile kadınların konformist yaşam tarzının sorumluluk almadan yaşama felsefeni güçlendirmesi. Yalnız buraya dikkat! Tespit ettiğim bu iki madde, kesinlikle kadını suçlama maksadı taşımıyor. Çünkü bu istekler bir aykırılık değil bir yaşam biçimi tercihi..

Ataerkil kavramının anadolu insanı kültüründe yeri halâ güçlüyken büyük metropollerde ve büyükşehirlerde kadın ve erkek arasında yönetimsel anlamda bir eşitlik hakim. Fakat bu eşitlik erkeğin yapısal olan bir takım özelliklerinden taviz vermesinede neden oluyor. Babanın çocuklarla ilgilenme süresi neredeyse annenin harcadığı zamandan fazla. Bunun sebebi çalışan kadının yoğun iş yaşamından kalan sürede, yemek yapma, temizlik gibi bir takım görevlerinide yerine getirmeye çalışması..

Yani kadının iş yasamında aktif olması kalkınma ve sosyal hayat için büyük katkılar sunarken, aile ve evlilik kavramlarınada uzaklaşması demek oluyor.

Kadının bu denli kontrolsüz özgürleşmesine karşı cinsin tepkiside doğal olarak negatif. Evlenme niyetinde olan erkek profilinin büyük bölümü muhazafakar ve dinsel bir takım etiklere dayanarak konuya yaklaşınca, doğru eşi bulma ümitlerinde de ciddi bir azalma sözkonusu. Kadınların evleneceği erkekte ekonomik durumunun yüksek olması, kariyer sahibi olması ve buna ek olarak özgürlüğüne karışmaması gibi şartlar araması, doğal olarak bulma ihtimalini de azaltmış oluyor. Bu şartları öne süren kadınların, evlenecekleri adama verebilecekleri ise biraz belirsiz. Çünkü kadının, özellikle özgürlüğüne müdahale ettirmeme arzusu içine, cinsel hayat, çocuk yapma ve bakma, kendine ait özel zaman ayırma gibi özelliklerde eklenmiş oluyor. O zaman da şu soru akla geliyor. Bir erkek bu şekilde beklentileri olan bir kadınla evlenip ne kadar mutlu olabilir? Sadece fiziksel açıdan bakarak evlenmeyi göze alan bir erkek bile bir zaman sonra mutsuz olacaktır.

Eş seçiminde erkeklerin aradığı şartlar ise kadınların beklentilerinin çok altında kaldığını söylemek mümkün. Bunlarda zaten çok bilinir beklentiler. Evde düzenli yemek pişmesi, kadının kıyafet tercihlerinde kocasının arzusuna yakın tarzda giyinmesi, sadakat beklentisi ve erkeğin düzenli cinsel ilişki arzusu gibi temel erkeksi beklentiler..

Şimdi bu kıyaslamalardan sonra ortaya çıkan sonuç şu : Eğitimli, ekonomik olarak yüksek standartları olan ve muhafazakar yapıdan uzak kesimlerden olanlar kendi içlerinde. Muhafazakar, gelenekçi ve hatta dindar olan kesimde kendi içlerinde uygun eş arayacaklar. Bu sonuç, “davul dengi dengine çalar” sözünü anımsatıyor gibi görünsede aslında değil. Çünkü bu denklik anlayışının içinde karakterislik özellikler yok. Kıskançlık, sebat etme, hoşgörü, empati, annelik becerisi, aile babasının sorumlulukları, çapkınlık, aile ve kültür farklılıkarı gibi temel unsurları iki cins de çok ciddiye almıyor artık. Fakat eksiklikler bir zaman sonra, elde edilmiş beklentileri bile ayakta duramayacak hale getirecek. Çünkü huzurlu bir evlilik, ancak son saydığımız başlıkların önemsenmesine bağlı.

Peki artık çok önemsenmiyor dediğim karaktere dayalı özellikler nasıl tespit edilecek? Benim bu konudaki çözümüm devletin çok geniş kapsamlı bir evlilik okulu kurmasından mütevellit. Konuyu şimdi biraz daha açalım. Bu evlilik okulu dediğimiz okul, sizin ilk aklınıza gelen okullar gibi değil elbette. Aile ve sosyal politikalar bakanlığı bünyesinde oluşturulacak bir eğitim merkezi. Hepinizin bildiği gibi sanal alemde yaklaşık 15 senedir arkadaşlık siteleri çok aktif bir şekilde kendilerine çok ciddi kitleleri bağladı. Devlet ise bu projeyle bu sitelerle kıyaslanamayacak biçimde kapsamlı, akademik ve konusunda uzmanlaşmış isimlerle, sağlıklı bir evlilik yapmak arzusunda olan bireylere destek sağlamış olacak. Bu eğitim merkezlerindeki işleyiş şu şekilde olacak. Öncelikle evlenmek isteyen bireyler bu evlilik merkezlerine başvuracak. Bu başvuruda önce kendi kimlik, yaş, aile durumu, ekonomik durumu, yetiştiği aile yapısı, inanç ve tahsil durumu gibi bilgileri veritabanına işletecek. Ardından uzman bir psikoloğun karakter analizi yapacağı ucu açık kişilik testlerine tabi tutulacak. Bu testlerin ucunun açık olması, başvuru yapan kişinin kendisiyle ilgili anlatmaya çekindiği zayıf yönlerini, zaaflarını ortaya çıkarmasını farketmeden ortaya çıkarmasını sağlayacak.Ardından aradığı eşte istediği özellikleri belirtecek.  Çıkan sonuçlara göre başvuran tüm başvuru yapanlar psikolog tarafından çağrılacaklar ve evliliğe hazır olup olmadıkları test sonuçları ile açıklanacak ve sistemden çıkarılacak.

Bu aşamadan sonra evliliğe hazır olan başvuru yapan bireyler, kadın ve erkek sınıfları olmak üzere iki ayrı sınıfta haftada iki saatlik eğitimlere tabi tutulacaklar. Bu egitimlerin amacı evlilik denilen kurumun kutsallığını, sorumluluk duygusunu, çocuk olgusunu bireylere hissettirmek olacak. Ayrıca kadın ve erkek psikolojileri üzerine eğitimlerde bu derslerle verilecek. Bundan sonra aile bakanlığı başvuran bireylerin bilgilerini kuracağı bir web sayfasına işleyecek. Ve eğitime katılanların profilleri bu siteye eklenecek. Sitedeki profiller yalnızca eğitime katılanlar görebileceği şekilde yayınlanacak. Kullanıcılara verilecek giriş şifresi, bireylerin birbirlerini görebilmesini sağlayacak. Sonrasında psikologlar yapılan testler sonucunda aynı benzer özellikler gösteren bireyleri ve ailelerini eğitimin verildiği binaya davet edecekler ve evlilik hakkında 1 saatlik bir eğitim sempozyumu yapacaklar. Bu toplantı aynı zamanda bireylerin birbirlerini ve ailelerini tanıması için bir fırsat olacak. Ve eğitim tamamlanmış olacak. Bundan sonrası bireylerin bireysel tanışma ve görüşme taleplerine bırakılacak.

İşte benim çözümüm bu şekilde. Umarım devlet, buna benzer projelerle aile birliğini ayakta tutacak uygulamaları başlatır.