Mutluluk,süreklilik ve keyfi bir kişilik vefatı üzerine..

0
1164

Sürekli mutlu olmaya çalışmak bir gaye mi?

Hedef mi?

Yoksa bir mecburiyet mi?

Dua ederken ya da ne bileyim,içinde bulunduğumuz dost meclislerinde ki sohbetlerinizde, öncelikli olan ilk cümle, sağlık temennisidir. Akabinde de huzur ve yetecek kadar para isteyen bir insanın, dünyadan bekledikleri sıralamasında, mutluluk denilen anlılk sevinçten hiç bir şekilde bahsetmezken,dünyayı sürekli mutlu olunacak bir yer olarak nitelemesi ne ilginçtir.

Bu bir çatışma hali..

Bu bir sürtüşme insanın kendisiyle.

Sürekli mutluluk hayali ne saçma bir hastalıktır.

Tüm beklentileri kendi yaşam arzumuza göre beklemek,dizayn etmeye çalışmak,zamanı koca bir halinde boşa harcamak değil de nedir?

Kişiselliğimizde boğulduğumuz bu yüzyıl,kanser hastalığından bile beter bir hastalıktır.

Kişiliğin,onurun,empatinin ve vicdanın ölmesi,fakat buna rağmen herkes gibi olma,herkes gibi yaşama hevesiyle içi boş,yapay mutluluklara yapışma,insanı yaşarken öldüren tek hastalıktır. İşte bu yüzden kanserden de tehlikelidir. Kanser bedeninizi ele geçirmeye çalışır. Siz yaşamak için savaşır ve pes etmeden süreyi uzatmaya çalışırsınız. Fakat bu kişilik boğulması dediğimiz hastalık,hiç farkettirmeden sarar ruhunuzu. Yakalandığınızı anlamazsınız. İşte bu yüzden mücadele edecek en ufak bir gayret de bulamazsınız.

Bu hastalığa,toplumsal olarak toptan yakalanmış olmanızda, tüm belirtileri gizleyen bir nedendir.

Başkalarının eşya sevgileri,içinden çıkılmaz garip aşk serüvenleri,sınırsız özgürlük ütopyaları, zamanla sizin hayat gayenize ve amaçlarına dönüşür. Sizin dünyaya gelme sebebinizi, her daim mutlu olmak gerekseniminize bağlar bu hastalık.

Doğru kavramını kendinize göre şekillendirip tüm yanlışları aklarsınız artık şuursuzca.

Görecelilik denilen farklılıkları baştacı edersiniz. Çünkü göreceliklerin ruhunda ayrışma muhalefet barınır. Tüm “elalem ne der?” Allah ne der? Vicdan ne der? gibi sorgulamaları kapatırsınız beyninizde.

“En kıymetli benim bu hayatta” cümlesi hayat parolanız olur. Halbuki bu parola sizi hiç bir yere taşımaz. Ancak elinizde olan yalnız muğlak bir mutluluk planlamasıdır. Faydası sadece olandır. Geri kalan tüm insanlık,doğa,çevre ve dünya size hizmet edecek vasıtalara dönüşür fikriyatınızda.

Mutsuz yaşayamam artık gibi melankolik bir felsefe geliştirirsiniz. Sizin etrafınızda dönmeyen her şey değersizdir ve derhal değiştirilmelidir.

Mutluluk bir amaç değil araçtır oysa bu dünyada. Huzur ve sağlıktan beslenir. Kaynak ancak bu ikisidir. Çünkü sağlıksız huzursuz bir yaşamda kim anlık mutluluklarla ayakta kalabilir?

Eşyalar,elbiseler,arabalar,evler,moda,imaj, teknoloji ve tatiller, sizi sizden alıp geriye sadece bir cismani insan posası bırakır bu sürekli mutluluk arayışınızda.

Oysa mutluluk kendinden sıyrılmaktır. Başkakarı ile gelen memnuniyetlerdir. Kendinizde olanın başkalarında da olabilmesidir. Yoksa başkasının olana sahip olma arzusu değil.

Mutlu olmak için yer zaman kollamayın artık. Çünkü mutluluk plansızdır. Doğaçlanandır. Hesap kitap tanımaz.