Değer biçimleri ve yıkılan etikler..

0
1318

Bazen istediğiniz kadar mücadele edin,kendinizden onlarca tavizler verin. Olduramazsınız..

Olmasını gerekli gibi gördüğünüz bir çok şeye,her zamankinden daha da uzaklaşmışsınızdır. Beklediğiniz her neyse sizin istediğiniz gibi olmuyordur.

Belki olmasıda gerekmiyordur.

Siz,onca şartlanmışlıklarınızla diken üstünde bir mutluluk arıyorsunuzdur. Oysa beklenti içinde olduğunuz insanların,beklentilerde kapladığınız yer, hiç’e yakın bir yerdir. Belki de onların mecburiyetleri arasındaki yeriniz, duygusuz ve tamamen menfi, sıradan ihtiyaçlarını giderdiği bir gurubun içindesinizdir de bilmezsiniz.

Halâ kör bir gayretle devenin  hendekle olan ilişkisini kuvvetlendirme fantazisini kuruyorsanız, artık bundan vazgeçme zamanı gelmiş demektir.

Size gerçekten ihtiyacı olan insanlar kimlerdir hiç düşündünüz mü?

Yani yaralarına merhem olup, sizinde kapanmayan yaralarınıza bir şekilde şifalı bir kabuk olabilecek o insanları?

Ama emin olun bazı kan bağları sebebiyle ya da belli sözleşmelere binayen bir arada durduğunuz,durmak zorunda hissettiğiniz insanlar değildir o yara sarıcılar.

Onlar, aynı sizin gibi zorundalık hissiyatlarıyla içine kapanmış, merhem olabileceği insanları, hep çok uzakta bir yerde yaşayan ve ulaşılması çok zor zamanlarda sanırlar.

Halbuki tüm etikler, kurallar, normlar ve mecburiyetler çoktan kırılmıştır onlarda da, farketmezler. Bu insanlar tutundukları bir çok erdemi yitirdiği ya da kullanamadığından habersiz, bu olmayan değerlerin herbirinin bir heykelini yaptırıp tapınmaya başlamışlardır. Bir çeşit ilahlar edinmişlerdir kendi kendilerini kandırıp. Ulaşamadıkları herşey için bu putlardan birine sarılırlar. Aynı sizin gibidir onlarda.

İşte bu zamanlarda başlar çok derinlerden gelen o ses. Sana şöyle verir telkinini: ” mutlu olmak için gideceğin her yol ve yaptığın herşey,günah değil mübahtır”

Ve içinde bir hesaplaşma başlar. Yıllarca arkasında sapasağlam durduğun tüm etikler, temelinden sallanıyordur. Ve bu sarsıntılar ana deprem değil artçılardır. Ana deprem aslında çok uzun zaman önce, senin bilmem kaçıncı kendini kandırışında olmuş, fakat sen çeşitli hezeyan ve yanlış insanlarla mutlu olma gayretlerinin arasında farketmemişsindir.

Yanlışlara düşme korkun seni, çoktandır şuan “her an düşebilirim” düşüncesi ile yaşadığın uçurumun eşiğine getirmiştir bile.

O uçurumun kenarında artık birşeyler dank etmeye başlar kafanıza. Tüm korku,umutsuzluk ve yıkılmışlıklarınız sizi kurtaracak meleklere dönüşür işte o an. Hayatta yapmam dediğiniz ne varsa, utandığınız ne varsa, günah bildiklerinizde dahil olmak üzere, sizi çağırır.

Bugüne kadar kaçtığınız her şey, sizi bir macera, bir serüven ve sonunda başınıza gelecek herşeye eyvallah çekecek süper kahramana dönüştürür. Kahraman olmak için sonunu düşünmeyenler zümresine hoşgelmişinizdir.

Bu süper kahramanlığınızın sizi götüreceği yer,aynı sizin gibi bir kahramana dönüşmüşler dünyasıdır. Bu dünya, şuanda içinde yaşadığımız dünyanın içinde, fakat yalnızca kalbinde kahraman apoleti taşıyan, yorulmuşların yaşayabildiği bir dünyadır.

Bu paralel dünyada tüm kahramanlar, birbirlerini bulur ve yalnız birbirlerinin yaralarını sararlar. Her kahraman bir merhem tüpü gibi, kapağını açacak başka bir tüpü arar. Bu dünyada faydasız ve iyileştirmeyen hiç bir merhem tüpü vücutlu kahraman yoktur.

Bu yeni dünya, yalnız beynin içinde yaşanabilir, hertürlü meta,eşya ve klasik menfi çıkarlardan uzak, matrixsel bir hayat sunar kahraman üyelerine. Süper kahraman sıfatıyla yaşanan sanal hayat, üyelerini hiç bir zaman bağlamaz. Sürekli burada ikamet etmek  zorunda değildir hiç bir üye. Dileyen, istediği zaman burdan önceki dünyasında, o derin uçurumun kıyısına dönüp, o buhranlı ve çok gereksiz beklentilerle kendini  yiyip bitirdiği yaşantısına geri dönebilir.

Bu iki dünya arasındaki kapılar hiç bir zaman kapanmaz. Geçişler sürekli açıktır. Fakat gerçek dünya ile beyinsel olarak yaşadığı dünya arasında çok fazla git gel yapanların, içlerindeki savaşta alevlenir. Bir insanın etik, doğru, prensipler, disiplinler ve benzer bir çok değeri kaybetmiş olduğu halde, mutluluğu yakalamak ümidiyle yine onların hayellerine sarılanlarla. Kuralsız,sınırsız,zamansız ve tüm kalıplaşmış doğrulardan uzak bir dünya yaşayanlar arasındaki savaş, elbetteki tüm savaşlardan daha kanlı olur. Bu savaşta her gün belki yüzlerce defa öldürüp kendinizi, yeniden doğurursunuz. Vicdanınızsa bu savaşta taraf tutmaz. Elinden tek gelen arabuluculuktur.

Fakat kazanan hangi tarafta, vicdanın duracağı yeni yerde orasıdır.