Son düğme

0
1150

Gömleğin düğmelerini yanlış iliklemişti. Acele giyinme mecburiyetinden eli ayağı birbirine dolamış,hızlı hareket etmek adına eline attığı her işin, ya yarım ya da yanlış yapmasına neden olmuştu. Halbuki şu hayatta insanı en çok felakete sürükleyen şeylerdendi bu iki davranış. Yani mecburiyetler ve acelecilik…

Gömleğin düğmelerine baktı tekrar. Başlarken yanlış iliklediği o ilk düğme, tüm düğmeleri yanlış deliklere yönlendirmiş, tüm düğmeler eşleşecek bir delik bulmuşken; gömleğin en altındaki düğme boşta kalmış ve tek başına kaldığını bağırırcasına kıpırdanıyordu. Halbuki boşta kalmamalıydı. Dikilişinde bir kusur yokken, neden tüm problemin kaynağı kendisiymiş gibi tüm gözler üzerine çevrilmişti?

Bir düşünün.İçinizde hanginiz o son sıradaki düğmenin yerinde olmak isterdiniz? Ve hiç bir suçunuz yokken, bir günah keçisi muamelesine maruz kalmak.. Tek suçunuz gömleğin son düğmesi olmak mıdır? ” Sona kalan dona kalır” sözünün doğuşu böyle bir hikayeden doğdu belkide. Kim bilir?

Neyse..

Bir kaç sinkaflı bir küfür eden gömlek sahibi, tüm düğmeleri tekrar tek tek çözüp, sizi uygun bir delikle buluşturmak için tekrar başlıyor hummalı bir mücadeleye. Panik ve aceleciliği devam etmesine rağmen bu sefer daha dikkatli sanki..

Gömleğin en üst düğmesini doğru deliğe geçiriyor. Ardından sırasıyla diğer düğmeleri. Ve tekrar son düğmeye yani size sıra geliyor. Sizi tutup tam da karşılık gelen delikten geçiriyor. Ve işte doğru yerdesiniz. Son düğme olarak son deliği doldurdunuz. Şimdi içiniz rahat değil mi? Damgalanan o düğme siz değilsiniz artık. Üstünüzdeki tüm düğmeler gibi içiniz rahat sizinde.

Peki ne zamana kadar?

Elbette ki gömlek sahibinin yine acele ile en üst düğmeyi, yalnış delikle eşletireceği zamana kadar..

Şimdi size bu hikayeden ne anladınız diye sorsam ne dersiniz?

Mecburiyetler ve acele verilen kararların zararını, karar mekanızması ile birlikte en alakasız kişinin çekeceğini mi?

Yoksa, “sona kalan dona kalır” kehanetinin, gerçekliğine olan inancınızın tavan yaptığını mı söylerdiniz?

Bu iki sonucada ulaşmanız pek mümkün tabi. Fakat ben size hikayenin asıl anafikrini söyleyeyim:

İçinde yaşadığımız hayat, bizi istediği zaman, istediği kadere razı edebilecek kadar değişken ve kontrolsüz. Ve insan başına gelecek herşeye eyvallah diyebilecek bir sabıra sahip. O sabır insanın hem silahı,hem de umudu. Sonunda hakettiği yere ulaşmak için..