Bu ses size kadar gelmiştir belkide.. Şöyle inceden inceden. Yeni boyanmış boş bir evin odasında ,kendi nefesinizi duyduğunuz sese benzer bir ses. Ya da sabah ezanına kendince eşlik eden bir kaç sokak köpeğinin kilometrelerce öteden gelen baygın huzursuz ulumaları andıran.
İşte ne olduğunu tam anlayamadan duyduğunuz o ses, bir kalbin çok derinden gelen kırılma sesiydi. O güzel insanlar atlara binip gittiler dizesindeki gibi size hiç duyurmadan yükselip gitti binlerce atom’un arasına benim bedbaht kalbim. Bir anlık kırılmayla bu kadar uzağa giden,herkese ve herşeye küsen bir kalpti benim ki diye daha önceleri de söylediğimi hatırlarım şimdi. Her badireyi kolayca atlatan kalbim, layığıyla layıklanamamaya çok içerlerdi sonunda. Bir kadın sesi gibiydi sanki kalbim, gözleri çoğu zaman ıslak.İyi niyeti yüzünden cefa çeken her kalpten daha acılı, sabrı yüzünden tüm ezilmişlerden daha ezik bir kalbin sahibiydim. Hep doğruyu hatta ve gerçek hakikati anlatma hevesinden gelirdi başına ne gelirse. Suistimale açık bıraktığı her huyunun acısını hep tek başına çeken bir değersiz gönüldü benim ki…
Uğraşılası gelinemeyen bir değersiz.
Bir kırılma sesi, kimi kimsesi olmayan..
-Osman Erim