Erich Fromm/ Sevme sanatı/ Sayfa 54-55-56

0
1010

 

Erkek ve dişi unsurların benzer kutuplaşması doğada da vardır. Bu sadece hayvan ve bitkilerde açıkça görüldü ğü gibi değil, iki temel işlemin, alma ve nüfuz etmenin ku tuplaşmasında da belirir. Bu, toprakla yağmurun, nehirle okyanusun, geceyle gündüzün, karanlıkla aydınlığın, ruh la maddenin kutuplaşmasıdır. Bu düşünceyi büyük İslam şairi Mevlânâ çok güzel dile getirmiştir:

Gerçekten gönülden gönüle açılan pencere vardır Çünkü iki beden ayrı veya uzak değildir

İki kandilin çanağı bitişik olmasa da İkisinin ışığı karışır birbirine havada

Hiçbir aşık durup dururken vuslat istemez Maşuku o âşığı aramadığı sürece

Bu gönülde dost sevgisinin şimşeği çakarsa İyi bil şunu, o sevgi vardır o gönülde de

Gönlünde Tanrı sevgisi iki misli olunca Tanrı da seni sever, kuşku yok bunda

Alkış sesi çıkmaz anla bir elle Öbür elin de işe girişmeyince

Kazada, kaderde Hakk’in hikmeti Bizi birbirine aşıklar etti

Bu eski hükümle dünyadaki cüzler Çift çift, çiftin teki öbür teke aşıktır

Gökyüzü erkek, yeryüzü dişidir akılca Öbürü ne atarsa, diğeri yetiştirir içinde

Sıcaklığı kalmazsa sıcaklık gönderir Nemi, ıslaklığı kalmazsa nem gönderir

Gökyüzü zaman içinde döner durur Karısı için iş peşinde koşan adam gibidir

Yeryüzü ise ev hanımlığını yapar Doğumla, emzirmekle uğraşır durur

Öyleyse akıllı bil yeryüzüyle gökyüzünü Çünkü yapmaktadırlar akıllıların işini

Bu iki dilber birbirinin sevgisini emmese Nasıl bir çift gibi birbirlerine sokulur?

Yeryüzü olmasa gül ile erguvan nasıl biterdi? Gökyüzünün suyundan, sıcaklığından ne çıkardı?

Hak, erkek ile kadında bu isteği yarattı Bu birliktelikte baki kalmasını istedi

Gece ile gündüz görünüşte zıttır, düşmandır Ama ikisi de bir gerçeğin kumaşını dokumaktadır

Her biri diğerini canı gibi ister Böylece işini, eylemini tamamlamak ister

Gece olmazsa tabiatın geliri olmaz Gündüzleri ne harcayabilir böyle olursa?