Sığmasam , Nesimi

0
2028

Mende sığar iki cahan, men bu cahâna sığmazam,
Gövher-i lâmekan menem, kövn ü mekâna sığmazam.

(İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam. Mekandışı olma cevheri benim, ancak yine de varlığa ve mekana sığmam.)

Erşle ferş ü kâf u nun mende bulundu cümle çün,
Kes sözünü vü ebsem ol, şerh ü beyâne sığmazam.

(Yeryüzü ile gökyüzü ve “kâf” ile “nun”*gibi bütün her şey bende bulunduğu için, ey bana akıl vermeye kalkışan kişi sesini kes. Çünkü ben, sözlere ve açıklamalara sığmam.
* “Kaf” ve “nun” harfleri Allah’ın “Kün” yani “Var ol” emrini ve bütün varlığı işaret etmektedir.)

Kövn ü mekandır âyetim zâti durur bidayetim,
Sen bu nişanla bil meni, bil ki, nîşâne sığmazam.

(Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi olan Zat’la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama ben bu işarete de sığmam.)

Kimse güman ü zenn ile olmadı Heqq ile biliş,
Heqqi bilen bilir ki, men zenn ü gümâne sığmazam.

(Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk’ı bilenlerden olmadı. Hakk’ı bilen, benim zanna, kuşkuya sığmayacağımı da bilir.)

Surete bax u me’nini suret içinde tanı kim,
Cism ile can menem, velî cism ile câne sığmazam.

(Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde ger-çek manayı, iç görünüşü tanı. Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)

Hem sedefem, hem inciyem, Heşr ü Sîrat esenciyem,
Bunca qumaş u rext ile men bu dükkâne sığmazam.

(Hem inci, yani iç; hem de inci kabuğu, yani dışım. Haşir, yani öldükten sonra ruhların dirileceği meydanın ve Sırat’ın, yani Cennet veya Cehenneme gidecek yolun başına buyruk kişisi benim. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)

Genc-i nihan menem men uş, eyn-i eyan menem, men uş,
Gövher-i kan menem, men uş, behre ve kâne sığmazam.

(İşte gizli hazine benim. Görünenin aynısı işte benim. Bu hazine kaynağının incisi de işte benim. Ancak ben ne inci çıkan denize, ne de sustası çıkan kaynağa sığarım. )

Gerçi mühît-i e’zemem, adım âdemdir, âdemem,
Dar ile künfekan menem, men bu mekâne sığmazam.

(Gerçi her tarafı kaplayan ulu varlık benim, ancak bana insan adı verdikleri için görünüşte insanım. Yapı da, “ol” denilince olan da benim. Ancak ben bu mekana da sığmam.)

Cân ile hem cahan menem, dehr ile hem zaman menem,
Gör bu letîfeyi ki, men dehr ü zamane sığmazam.

(Ruhla aynı cihanı paylaşan, âlemle aynı zamanı yaşayan benim. Ancak şu komik duruma bak ki, ben ne bu âleme, ne de bu zamana sığarım.)

Encüm ile felek menem, vehy ile hem melek menem,
Çek dilinü ve ebsem ol, men bu lisâne sığmazam.

(Yıldızlarla felek benim. Vahiy de, onu getiren melek de benim. Ey benim hakkımda konuşan kişi! Dilini tut ve konuşma, çünkü ben senin diline de sığmam.)

Zerre menem, güneş menem, çar ile penc ü şeş menem.
Sureti gör beyân ile, çünki beyâne sığmazam.

(En küçük varlık da, güneş de benim. Dört (dört unsur: toprak, su, rüzgâr, ateş), beş (beş duyu) ile altı (altı yön: sağ, sol, ön, arka, üst, alt) da benim. Sözle anlatılan görünüşe bak, ancak ben anlatmaya da sığmam.)

Zat ileyem sifat ile, qedr ileyem berat ile,
Gülşekerem nebat ile beste dehâne sığmazam.

(Sıfat ve Zât ile birlikteyim. Kadir ve Berat gecesi ile beraberim. Şeker kamışıyla birlikte gül tatlısıyım. Bu yüzden kapalı ağızlara da sığmam.)

Nâr menem, şecer menem, erse çıxan hecer menem,
Gör bu odun zebânesin, men bu zebâne sığmazam.

(Ateş (Tur Dağı’nda Hz.Musa’nm gördüğü ateş) ile ağaç (Hz.Meryem’in hamileyken tutunduğu ağaç) benim. Göğün son katma çıkan taş da benim. Bu ateşin zebanisini, yani cehennem meleğini gör. Çünkü ben bu dile de sığmam.)

Şems menem, qemer menem, şehd menem, şeker menem,
Rûh-i revân bağışlaram, rûh-i revana sığmazam.

(Güneş benim, ay benim, bal benim, şeker benim. Herkese akıcı bir ruh bağışlarım, ancak kendim bu akıcı ruha sığmam.)

Gerçi bu gün Nesîmiyem, Hâşimîyem, Qureyşiyem,
Bundan uludur âyetim, âyet ü şâne sığmazam.

(Her ne kadar bugün Nesîmî diye anılmaktaysam da Haşimî sülalesinin Kureyşî boyundanım. Bunun için delilim uludur, fakat bu yüzden şana ve delile sığmam.)

Nesimi