Markette kibrit gördüm. Ciddiyim!

0
418

Çok uzun zamandır kibrit satıldığını görmüyordum ne bir bir tekel bayi de ne de bir markette. Geçenlerde Özdilek markette gördüm. “Görmemen çok normal,kibrit mi kaldı diyeceksin sen” şimdi. Doğru diyorsun güzel kardeşim. Çakmak kibritin yerini alalı ve onu tarihe en az 10 yıl oldu evet. Ancak ben yinede mutlu oldum. Çünkü kibrit dediğimiz yanıcı çöp’ün çocukluğumdaki yeri başkadır.

Benim çocukluğumda şimdiki gibi yüzlerce farklı oyuncak ve tabiki cep telefonu yoktu. O sebeple elimize geçen ne varsa onunla bir oyun kurmayı pekâlâ becerirdik. Bazen bir taş, bazen bir sopa bile oyun kurmak için yeterlidir meselâ..

İşte kibrit dediğimiz çöp,benim ondan en az 4-5 farklı oyun çıkarabileceğim bir oyuncaktı.

Çıkardığım ilk oyun. Bir çöpü yaktıktan hemen sonra hemen ağzıma sokup onu söndürme oyunuydu. Allahım ne gereksiz ve tehlikeli oyunmuş şimdi düşününce.. Ya ağzımı dilimi yakmaktan, sönünce çıkan zehirli dumanı soluyarak zehirlenmeye kadar bir sürü risk alıyormuşum çocuk kafasıyla!

Diğer uydurduğum oyun ise kibriti tek el ile yakıp herhangi bir yöne doğru fırlatmaktı. Kibrit kutusunu elinizde tutarken bir yandan da tek bir çöpünü kutunun yakmak için kullanılan bölümüne yatırıp, baş parmağınızla hızlı bir şekilde ileri doğru sürtüp hem çöpü ateşliyor hem de ileri doğru fırlatabiliyordunuz. Ekseriyetle gece oynadığım bu oyun, iki üç arkadaş bir araya geldiğimizde birbimizi yakmaya çalıştığımız anlamsız bir psikopatlığa dönüşüveriyordu. ( İyi ki o zaman sosyal medya ve tiktok falan yokmuş! Şimdiki çocuklar bize kıyasla melek 🙂 )

Bunların dışında kibrit çöpünden ev, kule yapmak. Bir çöpü yaktıktan sonra dik tutup, ikincisini de yakıp ilk yaktığımız çöpün tepesine değdirip birleşmelerini izlemek. Kısa uzun oyunu oynamak. En kısa çöpü çeken kaybeder mantığıyla, bilirsiniz..

Yetişkinler ise kibriti kendi kullanım amacı dışında yan amaç olarak kürdan olarak kullanırlardı. O zaman kürdan dediğimiz şey bırakın markette, çoğu lokantada bile bulunmayan bir temizlik çöpü.

Son olarak şimdi aklıma gelen bir oyun daha uydururdum kibritle. Fakat bu sefer çöpleri ile değil kutusuyla. Evet kibrit kutusunu alır içindeki çöpleri boşaltır sonra o boş kutuyu eşek arısı yakalamak için kullanırdım. Şaka değil o kutuyla eşek arısı yakalamaktan bahsediyorum. Bugünkü aklımla bir metreden fazla yanaşmayacağım o hayvana, o günlerde dibine kadar girip konduğu bir çiçeğin üstündeyken, kutunun açık kısmını yavaşca arının üstüne kapatıp hızlıca kapağı kaydırıp yakalamak… Allahım! O koca eşek arısını sadece bir kibrit kutusu ile yakalamanın mutluluğu tarif edilmezdi 🙂

Sonra heyecanla arkadaşların yanına koşup, kendime övgüde bulunacak arkadaş gurubuna şöyle derdim: Bu kutunun içinde sizce ne var? Tabi o arada kutudaki vızıldama sesi, kutuda ne olduğunun cevabınıda verirdi hemen. Sonrası mı? Sonrası arının özgürlüğü ile biten mutlu bir hikaye..

İşte böyle..

Kibrit dediğimiz şey var olduğu yıllarda, kendi kullanım amacı dışında,kendinde  barındırdığı bir çok yan amaca hizmet eden muhteşem bir araçtı. İyi ki kibritin muhteşem bir tekel olduğu yıllarda doğmuşum. O günleri görmek, deneyimlemek, 2000 sonrası doğanların hiç bir zaman yaşayamacakları anılara ve heyecanlara sahip olmak demektir..