Bizim milletimiz için hayatta en büyük gaye ev sahibi olmaktır. Ve bu gaye her bir vatandaşın ömründen ortalama 10 yıl götürür. Yani ancak her şeyden kısılan bir hayat yaşarsanız ve buna 10 boyunca katlanırsanız, ev alabilmenin bedelini ödeyebelirsiniz. İşte bu bedeli ödemenize aracı olacak kurumun adı da bilindiği üzere bankalardır. Bankalar, bugün ev alabilmenin en hızlı ama aynı zamanda en masraflı yoludur ne yazık ki…
Kentleşme ve kentlileşmenin az olduğu yıllarda, vatandaşın ya köyünde ya da kazasında, kendisine ait olan bir arazide bir, bilemedin iki katlı evi olurdu. Tabi o zamanlarda ev sahibi olmak diye bir amaç da yoktu. Belli sayıda tuğla, az bir kum ve çimento ile tek katlı bir ev yapmak ( bugün gece kondu diyoruz biz ona )pek bir kolaydı. Yani herkes kendi evini çok zorlanmadan yapardı desek, mübalağa etmiş sayılmayız.
Neyse biraz daha ilerletelim o dönemleri..1980 ler’in ilk bir kaç yılında,kente göçetmiş vatandaşa ev sahibi olabilme imkanını, bankalar sağlamıyordu o yıllarda. Kooperatifçilik sistemi, insanları ev sahibi yapmanın tek yoluydu. Fakat sektördeki hızlı büyüme ve hızla artan nüfus, üçkağıtçı kooperatifçi sayısını da arttırdı. Mağduriyetler ise çığ gibi büyüdü. İnsanlar devletin gözünün önünde kandırılıyor, kanunlarsa bu süreçte vatandaşını koruyup kollayamıyordu.
İşte bankalar ve sunduğu avantajlar, bu dönemde hayatımıza girdiler. Fakat bu giriş faizin ve yasal tefeciliğin bütün yaptırımlarını da beraberinde getirdi.
İnsanlar kiracı oldukları evde, ev sahibince zorla çıkarılıyorlar. Ya da açıkta kalma kaygılarına mahkum, ev sahiplerinin fahiş kira arttırımlarına boyun eğiyorlardı.
Eminoto’da, ( Sonradan emin evim hizmedi de eklenecekti firmaya ) işte böyle bir süreçte doğdu. İmece yani yardımlaşma usulü bir borçlanma ile otomobil sahibi olma imkanı sağlamışlardı. Süreç içinde Emin Evim, bu konuda kısa bir süre içindr çok başarılı oldu. Tabi bu başarı, bir çok tüccarın para kazanma hevesini kabarttı. Emin Oto’dan sonra bir çok firma aynı yöntemi kullanarak pastadan paylarını almak istedi. Fakat buraya da çirkeflik bulaştıracak bir çok karaktersiz para babalarını da dadandırdı.
Devlet de, 1980 li yıllarda yerine getiremediği vatandaşını koruma becerisini biraz daha kuvvetlenmiş biçimde, bu sistemin üçkağıtçılarına göz açtırmayarak göstermiş oluyordu.
Eminoto ise devletin her hangi bir ağır yaptırımına maruz kalmadan, kendi icat ettiği uygulamanın arkasında durdu. Bu inanç Emin Oto’ya daha büyük bir başarılar kazandırdı zaman içinde. Kazanılan bu büyük başarı ivmesinin bir göstergesi de, Emin Oto’nun vatandaşları zorlanmadan ev sahibi yapmaya niyetlenmesi oldu.
EminOto, Eminevim adıyla insanları ev sahibi yapmaya da başlıyordu artık. Bu başarı çok değil 15 yıllık bir süreçte sektörde tek olmasını sağlayacaktı.
Eminevim bu süreçte doğrudan reklam satışına başlamadı. Basını kullanarak,öyle her yerde dönen reklamlara da girmedi. Daha çok muhafazar kesimin gazete ve yayın organlarında göründü bu süreçte. Bunun en büyük sebebi reklamın Eminevim’den ev sahibi olan insanların, ev sahibi olamayanlara sistemi tanıtması, yani kısacası memnun müşterinin müşteri getiriyor olmasıydı.
“Memnun müşteri, müşteri getirir ilkesi” yavaş fakat ayağı yere sağlam basan bir tanıtım ilkesi olmuştur her zaman.
Öyle ya, zamanın getirdiği yüksek enflasyon sebebiyle bankaya bulaşmadan, faiz ödemeden nasıl ev sahibi olunabilirdi? İşte Eminevim, bu sistemi bir yardımlaşma ve dayanışma sistemi olarak, her ay ödenen düşük ve faizsiz kira ödeme kolaylığıyla ve devamında, ülkenin istenilen her yerinden bir ev alabilme fırsatı olarak tanımladı kısaca.
Tabi Eminevim, bu çok cazip olan bu sistemi bulmuş olmasına rağmen işi çok kolay değildi. Çünkü insanlar yıllarca başka firmalarca kandırılmalarından mütevellit, sistemi kılı kırk yararcasına irdeliyor ve araştırıyordu.
Bu araştıranlardan biri de bendim. 2004 ikinci çeyreğinde, bizzat Bursa Eminevim’in il sorumlusu olan bir abiyle tanıştım. Elbette ki Eminevim, o yıllarda bu kadar çok şubesi olan, binlerce personel çalıştıran, kurumsallaşmış bir yapıda bir kurum değildi. Eminevim, Bursada ki merkez ofisinin bulunduğu şuan ki binanın yan tarafında, ikinci katta, toplasan 15 metrekarelik bir oda da hizmet veriyordu.
Ben, firmayı 2000 lerin ilk çeyreğinde tanımama rağmen, evlendikten sonraki 4. yılda, 2 sene düşünüp öyle girmiştim sisteme. Tabi bu bir güvensizlik meselesi değildi. Ekonomik süreçlerim, ülkenin durumu gibi nedenler sisteme geç girmeme neden olmuştu. Bu arada müşteri temsilcim Hızır Zengin’e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Hızır, duruşu, sistemi anlatması ve samimiyetiyle çok etkili olmuştu sisteme girişimde. Zaten Eminevim’de hiç bir temsilci size bir şey satmaya çalışmaz, sadece danışmanlığınızı yapar. Siz oraya niyetinizi ve şartlarınızı ortaya gerçekçi bir biçimde ortaya koyup danışmanlık hizmeti almaya gidersiniz, müşteri temsilciniz de sizin ekonomik şartlarınıza bakarak bilgi verir. Ve üstünüze “alın alın” şeklinde bir baskıyla gelmezler.
Zaten mantıklı olan da budur. Eminevim, ancak istikrarlı ödeme yapabilecek sisteme uzun soluklu bir süreç olarak bakacak olan vatandaşlara hizmet verir. “Bugün sisteme girsin, yarın sistemden çıksın” mantığının kimseye bir fayda getirmeyeceğinin farkındadır.
Neyse devam edelim. Biz 2016 yılında Emin evim sistemine girip, ödemelerimize yeni başlamıştık ki, daha ilk kurada ev çıktı. Normalde 3 yıllık bir kura sistemine girmiş, kendimizi uzun soluklu bir sürece hazırlamışken, ilk kurada çıkmak, büyük bir nasiplik durumuydu. Sevindik tabi. Ev’in seçme sürecine girdik. Fakat bir süre sonra Eminevim hiç beklemediğimiz, güzel bir teklifle geldi. “Ev için aceleniz yoksa, paranızı bir yatırım aracı olarak kullanabilirsiniz” dedi. Bu öneri çok cazipti ve kabul ettik. Ve bu kabul ediş bizi ekonomik anlamda elimizi çok ciddi kuvvetlendirdi. Sistemin detaylarını burada anlatmak uzun sürer diye kısa geçiyorum.
Ve 4 yıldır da Eminevim’le yatırım ortaklığım sürüyor. Hatta yakınımda iki aileyi de Emin evim’le tanıştırıp, sisteme eklettim.
Ve işte bugün..
Eminevim, artık Türkiye’de kurumsal bir markanın adı oldu. Türkiyenin hemen her ilinde şubelendiler. Bir çok insana iş imkanı, ekonomik istihdam sağladılar. Bunların hepsi Eminevim’in yavaş ama emin adımlarla, insanlara samimi ve net bir şekilde hizmet vermesiyle oldu.
Tabi şimdi Eminevim, aynı 1990 lı yılların başında ki başarısını görüp, sektöre girenler şirketler gibi. Bugünde aynı benzer firmalarla da ister istemez bir rekabet içine girdi. Hatta bu rekabet etmeye yeni yeni başladığı firmada, Fuzul Ev.
Yani Eminevim sisteminin bir benzerini olmuşturmuş Fuzul’da. Hatta reklamlarında Zahide Yetiş’i oynatacak kadar da iddialı bir giriş yaptı sisteme, sözünü ettiğim firma. Tabi Fuzul Ev’de faizsiz ev alma sisteminin avantajlarından faydalandıracak insanları. Fakat bu sistemi bilmeyenler, Fuzul Ev sistemini reklamlarda ilk kez görenler, Fuzul’u bu işin ilk uygulayanı olarak tanıdılar.
Halbuki bu sistemin mucidi, Eminevimdi. Eminevim’de bunu farkettiğinden dolayı bir reklam filmi yayınladı. Bu reklam filminde, sistemi bulan firmanın kendisi olduğunu, 1991 den bu yana otomobil ve ev sayısı yaptığı insanların sayısını, sistemin risksiz ve avantajlı olduğunu ve en önemlisi faizsiz ev alma yöntemi olduğunun altına kalın bir çizgi çekti. Üstelik reklamda ünlü bir ismi oynatmaya bile ihtiyaç duymadan. ( ki Eminevim zaten bu yüzden sevilir. Show’lara ve gösterişe ihtiyaç duymaz.
Tabi Fuzul Ev’inde bir yanlışını falan duymadım şuana kadar fakat, insan her zaman işin ustasına, en tecrübelisine gitmeli derim ben hep.
Bakalım ilerleyen zamanlarda, bu faizsiz ev alma sistemine giren firmaların sayısı kaça çıkakacak? Umarım sistemi karalayıcı ve güven sarsıcı faaliyetde bulunan firmalara göz yummaz devletimiz..