Günümüzde ki erkek düşmanlığının gerisinde kalan feminizm ekolü..

0
1804
“Erkek sadece yaşlanır ama asla olgunlaşmaz. O çocuk ruhunu, dürtülerini, testosteron hormonunu dizginlemen mümkün değildir. Sadece hareketleri yavaşlar. Bir erkek eğer aldatmıyorsa aldatamadığı içindir.” 

Yukarıda ki açıklama malumunuz Seda Akgül hanımefendiye ait. 50 senelik bir yaşam tecrübesiyle,erkeklerin tamamını kapsayarak yaptığı,devasa bir genelleme ile gündeme geldi bugün.

Kadın ve erkek kutuplaştırılmasının,erkeğin tüm insaniliğinin dışına çıkarılıp,yaratılmış en kötü ve çirkin cins olduğu varsayımını oturtmaya çalışan,feminen anlayışın çok üstünde varlığını sürdüren grupların, ekmeğine yağ süren bir açıklama bu bence.

“Erkek yaşlanır ama olgunlaşmaz” gibi bir tespiti,dünyada kaç milyar erkeği tanıyıpta yaptın be ablacım? Hem senin için olgunlaşma nedir? Kiminle kıyas edildiğinde olgunlaşamamıştır erkek? ( muhtemelen kadınla )

“Çoçuk ruhlu erkek olmak” denilen şey nedir peki sana göre? Bir erkek nasıl sürekli çoçukça davranabilir? Hem çocuk ruhlu olmak,genel anlamda kötü bir şey midir ki, bu tespitlerin içinde olumsuz olarak altını özellikle çizmişsin bu davranışın?

“Testosteron hormonunu dizginleyemezsin” derken,bu hormonun dizginlenilmesi mi gerekiyor erkeğin partnerince? Yani erkeksi davranışlardan uzak yaşayan bir adamla,mutlu olmak daha mı kolay diyorsun? Yani tüm erkekler evlenince hadım edilsin ve çiftler bir ömür mutlu olsun iddiasını mı taşıyorsun?

”Bir erkek aldatmıyorsa,aldatamadığı içindir” tezininse,tartışılacak hiç bir yanı yok. Evet sağlıklı bir erkek yaradılış gereği kadından on kat fazla, cinsel bir takım dürtülerle yaşar. Fakat bu dürtülerin dışında bir sürü insanı duygu ve erdem de taşır erkekler.. Namus gibi, vicdan gibi,şefkat gibi, kıskançlık gibi,anlayış gibi, babalık gibi..

Fıtratsal ve fiziki donanımları sebebiyle hiç bir cins küçük ya da büyük görülemez. Ve bu donanımlarını sakıncalı bir takım davranışlar da kullanan hiç bir cins de, tek ve kötü bir sıfat genellemesiyle sınıflandırılamaz.

Şimdi, Seda hanımın hemen arkasından ünlü bir sanatçı çıksa. Ve dese ki ; “Bütün kadınlar aldatır. Fakat bu aldatma en çok ruhsal aldatma ile olur. Bir kadın,kocası dışında beğendiği bir erkekle sadece bir arkadaşlık kurup, günde iş ortamında ya da sokakta,10 dakikacık bile hayattan bahsetse,o kadın kocasını aldatmıştır. Hatta kadınla kendisini normal arkadaş sanan çoğu erkek,kadının tek taraflı flörtünde, bir oyuncu olduğunu anlamaz”

Bu tespitlere kim ne kadar hak verir? Hangi kadın,bunu yapabilen kadınların geneli temsil ettiğine inanır? Aldatma bir cins meselesi değil, bir ahlaki meseledir. Yanlız kadınlığa ve  yalnız erkekliğe yakıştırılamaz..

Bence, karaktersiz kadınlar ve erkeklere denk gelip, bunlarla evlenip hayatı zindan olan her cins, bariz karşı cins düşmanlığı taşıyor ve yine  çevresini de bu yönde etkiliyor. Tabi bu etkilemenin sebebi  “ben yandım sen yanma arkadaş” mantığıyla gelişen ve özünde bir iyiniyet barındıran hemcinslerini korumaya yönelik bir nasihat. Fakat toplumda giderek büyüyen erkek ve kadın savaşının fitilini ilk ateşleyen davranış modeli de bu!

Şimdi bu bilmiş açıklamalarıyla, erkeklerin neredeyse tamamını basit,zayıf ve cinsel sapıklar yaratıklar olarak ilan eden bayan Akgül, iki gün sonra gidip yeni bir evlilik yaparsa, bizim bundan nasıl bir sonuç çıkarmamız lazım orasını düşünüyorum.. Erkek cinsini yerin dibine sokan bunca tespitten sonra hangi erkekle ne mantıkla evlenir orasını siz düşünün. Aldatılmayı göze alarak, çoçuk ruhlu ve hiç olgunlaşamayan bir cinsle nasıl bir yuva kurar? çok merak ederim doğrusu!