Durmayalım / Mehmet Akif Ersoy / Sadeleştirilmiş metin

0
8833

Sa’dî (1) diyor ki: “Bir gece biz kervan ile

Ağır ağır gitmekte iken yolumuz düştü bir çöle.

Hızla geçmek için o korkutucu ıssız çölü,

Bütün yolcular istirahatı feda ederek,

Gitmektelerdi. Bir aralık bende yürümeye güç

Hiç kalmamış ki düşmüşüm artık uykuya yenik.

Avare bir yolcuyu bekler mi kafile?

Çaresiz yola devam edecek varıncaya dek konak yerine.

Bir de uyandım ki başucuma dikilmiş bir deveci şunları

söylemekte:”Kalk ey zavallı yolcu,uzaklaştı kervan!

Uykum benim de yok değil ama bu çöl,

İstirahat yeri olur mu ki bin türlü korku var?

Varmak istediği yere varır durmayıp giden;

Yoktur kurtuluş ümidi bu çöller geçilmeden.

Yazık ki yolda böyle düşen uyku derdine,

Hep yolcular gider de kalır kendi kendine!”

Gerçi olayın kendisi önemsizdir, bunda haklısın, ancak düşün:

İnsaflı ol,bundan başka hikmet dolu bir prensip var mı bugün?

Varmak istersen -diyor Sa’di- eğer maksada,

Tuttuğun yollar hiç bitmeyecek gibi olsa da;

Yola devam et, durmayıp git, yolda kalmaktan sakın!

Azim sahibi insan için neymiş uzak, neymiş yakın?

Hangi güçlüktür ki gayrete gelince kolaylaşmasın?

Hangi korkunç şey var ki insandan korkmasın?

İbret al gayret sahiplerinin bakıp eserlerine:

Dağ dayanmaz erlerin dağlar söken azmine.

Sakinleştirip uyuşturan bir ses değil bu zaman zaman

coşan gürültüler:Akın akın yürümekte geleceğe bütün insanlar.

Bereketli insanlık nehrinin âhengine uymayan insanın,

Bir enginde kaybolup gitmemesi mümkün mü?

Amaçladığın yere varmazsın uyanmazsan eğer…

Var mı bak, yollarda hiç uyanık olanlardan eser?

İşte gelecek, en son varıp rahata kavuşacağın ,yer demektir;

Kervan kavimler,çöl geçmiş, tembellik de yoldaki engeldir.

Durma, geçmiş bir korkulu dikenliktir;

Git ki, gelecek korkusuzdur, hem ne kutsal topraktır!

Çok sıkıntılara katlanmak gerekir,doğrudur…

Başıboş bir yolcuyu yollar ilk bakışta korkutur;

Korku, ama yine de azmi kuvvetlendirmek icab eder:

Kurtulursun, yükünü bağlayıp da ilerlemişsen eğer.

Çünkü düşmüşsün Allah’ın takdiriyle hayat çölüne,

Gitmekten başka çare yok onun ta en son noktasına.

Madem ki düşmemek elinden gelmemiş ilkin senin,

Ölmeden olsun mu, ey miskin, bu çöller mezarın?

İntihar etmek değilse yolda durmak, gitmemek,

Gökyüzünden refref (2) indirsin demektir bir melek!

” Leyse li’1-insâni illâ mâ seâ” (3)derken Huda;

Anlamam hiç miskinlikten sen ne beklersin daha?

Davran artık kervanın arkasından durma,koş!

Mahv olursun bir dakikan geçse hattâ böyle boş.

İlerleyenler de yorgun, belki senden kuvvetsiz!

Belki değil, elbette öyledir!Sen ne etmiştin hayâl?

Bir temâşâ yeri olan yaratılmışlar dünyası şöyle

bir gözdengeçirilse,Bulunmaz faaliyetten uzak bir zerre.

Gökteki ve yerdeki bütün varlıklar için Kurtuluş yok sürekli

çalışmaktan, ilerlemekten bugün.

Yer çalışsın, gök çalışsın, sen sıkılmazsan otur!

Bunların hakkında bilmem bir bahanen var mı?

Dur! Yaratılmışlar da bir şey mi? Boş durmuyor Yaradan bile:

Bak tecellî ediyor türlü türlü bin hadise ile.

Ey, bütün dünya ve dünyadakiler ayaktayken, yatan!

Leş misin, davranmıyorsun? Bari Allah’tan utan!

*”(1) Sa ‘dî: 1213-1292 yıllan arasında yaşamış, Bostan ve Gülistan adlı şaheserleriyle tanınmış ve Mehmet Akif in kendisinden çok etkilendiğini

ifade ettiği İranlı şair Şeyh Sa ‘dî-i Şirâzt.”*

  • (2)Refref: Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Mi’râc

gecesinde üzerine oturup gittiği yeşil

yaygı veya manevî bir binek.

  • (3)Necm Sûresi 39. âyet. Meali:

“insan ancak çalıştığına erişir. “