Hazırcı prensesler ve merhametsiz üvey anaları..

0
1947

Bu aralar benim minnak kızım, masalları genelde benim okumamı istiyor. Ama bu isteği herkesin bildiği baba-kız samimiyeti ile ilgili değil. Ben arada espri olsun diye,masalı farklı ses tonlarında ve farklı ağızlarla okuyorum. O da bundan çok hoşlanıyor. Hayalini canlandırın kafanızda. Yarı doğu şivesi yarı belgesel sunumu, biraz da rahmetli Döngeloğlu hoca heyecanıyla okunan bir masal..

E haliyle de komik oluyor. Her gece 5 farklı kısa masal seçiyor kızcoş. Hepsini güzelce okuyup bitirince hemen uyku moduna geçiyoruz. Benim kız masallar bitene kadar hayatta uyumaz. Hatta uykusuzluk kafasına vurmuş olsa da, direnir ve başarır.

Son bir haftadır üç masala takılmış durumda tontiş kızım. Sinderella ( ki bizim ki Sindirelya demeyi seviyor ) Pamuk prenses ve güzel ile çirkin masalları, son dönemin en çok okunanları. Ha! bir de Kral Midas ve kızı Marigold masalı var.

Bu masalları çok seviyor tontiş. Ama korkuyor da bir yandan. Kraliçeler ve üvey annelerin yaptıkları cidden ürkütücü çünkü. Zaten dikkat edin, masalların sonu güzel bitmese hepsi birer hitckok filmi gibi. Devler, ejderhalar, yaratıklar, periler, kötü kalpli kraliçeler. İyi ve kötünün savaşı da en çok masallarda görülür. Çocuklar bu soyut karakterler ve kahramanlar içinde bir çok kimlik edinir, sonunda hep kazanan modeli kendilerine örnek alıp iyiden yana olurlar.

Ben bir haftadır prenses masallarını okuyunca, ister istemez masallar hakkında belli tespitler de yapmaya başladım. Özellikle de Avrupa’nın en bilinen masallarının, tamamen elitlerin çevresinde cereyan ettiğini. Onların enterasan problemlerinin işlendiği masalları okuyup durduk yıllarca çocuklarımıza. Çoğu masalda bir Kral, bir Kraliçe. Bir prenses ve onu ya kurtaracak ya da aşık olup sarayına götürecek bir prens arayışına şahit olduk. Prenses hep güzel. Prenslerse hep yakışıklı ve kültürlü! Külkedisi, Pamuk prenses, güzel ve çirkin, Rapunzel masalları işte tam da bu karakterlerin hayatlarını anlatıyor. Ünlü ve soyluların hayatları, sıradan halka sanki magazin izletilir gibi yedirilmiş masallarda.

Avrupa’nın masal anlayışında hayatta bir Keloğlan figürü yoktur mesela. Bir Nasreddin hoca yoktur. Dede Korkut’un halkın içinde yaşanılan hikayeleri anlattığı gibi anlatan bir Avrupalı yaşlı bilgeleri yoktur. Sadece Noel babaları vardır. O da hiç güzel hikaye ve kıssalar anlatmaz. Miladi takvime göre her yılın son gecesi, çuvalında onlarca oyuncağı taşır. Eve hırsız gibi girip ( kapıyı kullanmaz ve gece yarısı gelir mutlaka ) oyuncakları bırakıp kaçar. Bir Allah’ın kulu da görmez. Asosyal kişilik problemi yaşamasından mı, yoksa kolayına geldiğinden mi bilinmez, hep kaçak..hep kaçak..

Mesela yine Avrupai masallarda Kraliçeler hep üvey annedir. Kral’ı bir şekilde uyutup evlenmeyi başarmış, Kral’ın kızını da kendine dert etmiştir. Külkedisinin üvey annesi, pamuk prenses’in üveyi. Rapunzelin anası hep kötüdür. Ama neden?

Neden bu masallarda kadınlar hep acımasız ve merhametsizdir?

Prenseslik dönemlerinde iyi ama Kraliçe olunca, kazandıkları iktidar ortaklığı sebebiyle mi bozarlar kendilerini? Birer cadıya dönüşür hemen hepsi. Siz bu tip masallarda bir tane iyi kraliçe gördünüz mü Allah aşkına!

Bencede görmediniz.. Çünkü bu masalları üreten yazarlar şeytani planları yapanların genelde Kraliçeler olduğu konusunda fikir birliği içindedirler. İleride Kraliçe olacak prensesleri bir düşünün şimdi.. Pamuk Prenses, evlendiği prens Kral olunca neye dönüşecek sizce? Kibirli ve acımasız bir Pamuk prenses hayâl edinsene bir 🙂 Ya kocasını deli gibi kıskanmaya başlayan bir Sinderalla’nın, kocasını kıskandığı kadınları gizli gizli zehirlendiğini 🙂 İktidar dediğimiz şey, böyle canı olmaları için gayet yeterli bir neden olsa gerek..

Bir de şeye takığım. Bu prenslerin tek bildiği ve arzuladığı şey, yakışıklı bir prens’e aşık olup sarayda yaşamak. Bir de yakışıklı prens seçmeleri lazım tabi.. Öyle her prens’e hanım olunmaz. Tüm prensesler ve prensler güzeldir masallarda. Bunlar özel ve en sağlıklı genlerin bir araya getirilerek üretilmesi sonucu doğmuş gibidirler. Biz de padişah ve saray hikayeleri ile ilgili masallarda vardır tabi. Fakat bir Keloğlan padişahın kızına talip olur. Ama yakışıklı değildir. Çokça cesaretli fakat kel ve çirkindir. Ama zekası ile hem padişahı dize getirir hem de sultanın kızını kendine aşık eder. Biz deki masallarda kızlar, sürekli yakışıklı koca arayan, eylemsiz ve kıçını serip oturan karakterler değildir. Çünkü halkın kızıdır.

Dış güzellik ve şatafatlı bir yaşam çok önemlidir Avrupa masallarında. Hayata bunları elde etmek için gelmiş gibidirler. Kadının güzel olması herşeyden önemlidir. Hiç zeki pir prenses gördünüz mü bu arada? Onu da göremezsiniz çünkü yoktur. Tüm prensesler saftır, kötülük bilmez ve güzel doğarlar 🙂 Onların dertleri yakışıklı bir prens tarafından eş adayı seçilmek. Bir de Kötü kalpli Kraliçelerin maskesini düşürmek için bir perinin yardıma gelmesidir. Orada periler hep prenseslere yardım eder. Hayatta gariban ve cirkince bir kızın evine gidip yardım etmezler. Tabiri caizse adam seçerler 🙂 Nedir bu perilerin soylulara yaranma ve yakalanma hali!

Sürekli prenses masalları ile büyütülen minnak kızların ileride ki halleri ne olur acep? Süslenme püslenme merakı, güzel ve havalı kıyafetler ve sonunda makam mevki sahibi yakışıklı bir koca!

Baba evinde prenses olan kızın, bir prensle evlenemediğini, ya da sıradan bir adama aşık olup evlendiğini düşünün.. O evliliğin akıbeti hayra mı yoksa boşanmaya mi gider? Aklın, emeğin, mücadelenin, sadakatin giderek değerini yitirdiği bir çağda, kız ve erkek çocuklarını gerçekten doğru yetiştirmek inanılmaz derecede zor artık.

Baba evinde prenses olanla, anasının evde hizmetkâr yerine konulduğunu gören erkek çocuğunun evlenmesi ne büyük bir felaket senaryosudur!

Biz ebeveynlerin adımlarını çok daha ciddi atması lazım artık. İşte bu sebeple bu tip masallara ara verip. Saygın pedagog ve eğitimcilerin önerdiği masallara dönüyorum bu hafta. Bakalım kızçosum yeni masallara ne kadar sürede alışacak. Bekleyip göreceğiz.