Basma fistan masumiyeti / Hatice Sevim

0
2567

Mevânperver’idim çok evvelce…
Gelen giden, konaklayan göçen…
Geniş, ferah yaylalarım, öbek öbek buğdayım yetim doyuran besleyen….
Benimdi yeryüzü fersah fersah, ve gökyüzü, alabildiğine gözüm…
Emrime amade yıldızlar, durur durur göz kırpar, kaydıraktan kayar gibi selamlardı beni bir zamanlar…
Seni sevmeden önce…
Ve güneş ısıtırdı sahil kenarında bir güz esintisine karşı gündüz vakti….
Benimdi zaman, vakit, lahza, an…
Ve akıp giden zamanlarda tümden ne varsa geriye kalan…
Adımı şakır kuşlar, serçeler başıma konmak için yarışır, tarlaya bana inat dadanırdı kargalar…..
Seni sevmeden önce….
Yağmur sormadan yağmaz üzerime, istediğim yöne eserdi rüzgar. Kurutur yağmurdan kalanlarımı, tutup kaldırır yeldeğirmeninin kanadına asardı saçlarımı….
İzin alır usulca, gönlümü alır sonra dağıtırdı fırtına…
Karanlıktan korkarım diye çakardı şimşekler, kapat kulaklarını derdi; aydınlatmadan önce. Ve başla saymaya yavaş yavaş dokuzdan geriye….
Resimlerimi çeker biriktirirdi, çeyiz sandığına sakladığı albümlerde….
Ben seni sevmeden önce…
Duman tüterdi ocağımdan, annem kokardı pişen ekmeklerim..
Ve babama benzerdi gördüğüm tüm adamlar…
Basma fistan masumiyeti bulaşmış bir kız çocuğu gezerdi, çıplak ayakla tütün tarlasında, gece vakti sulanmış nemli toprağa semizotu tohumları saça saça….
Seni sevmeden önce…
Geniş yaylalarım vardı benim ferah sinem gibi. Ve benzim gibi sarı sapsarı..
Hasadı bol, doyuran gözü önce, zengin sofralara dönüşen bir küçük tebessümle….
Gürül gürül akardı dereler, yıkar yunar paklar, giderdi, yüreğime serpilip istediğim yöne….
Dünya döner, döner bakardı bana. Alır aklımı gezdirir diyar diyar, toplar bırakırdı avucuma akşam ezanından önce….

Aynaya az gelen, yeterdi bir zamanlar tüm yeryüzüne…

Ben çok severdim beni…
Seni sevmezden önce….