Aşk üzerine / Alain de Botton

0
1244

” We fall in love because we long to escape from ourselves with someone as beautiful, intelligent, and witty as we are ugly, stupid, and dull. But what if such a perfect being should one day turn around and decide they will love us back? We can only be somewhat shocked-how can they be as wonderful as we had hoped when they have the bad taste to approve of someone like us?”

Alain de Botton, On Love / Aşk üzerine

“Ne kadar çirkin, aptal ve sıkıcıysak, en az o kadar güzel, zeki ve esprili birine kendimizden kaçmak için âşık oluruz. Ama böylesi mükemmel bir yaratık kalkıp bir gün bizi severse ne olacak? Şaşkına dönebiliriz – bizim gibi birini sevebilecek kadar zevkten yoksunsa, nasıl umduğumuz kadar harika olabilir? Âşık olmak için sevgilinin bizi bir şekilde aştığına inanmamız gerekiyorsa, o zaman o aşka karşılık vermeleri durumunda zorlu bir ikilem ortaya çıkmış olmuyor mu? Şöyle bir soru sormak durumunda kalıyoruz; eğer o kadar harika bir insansa, nasıl oluyor da benim gibi birine âşık olabiliyor?

Marx’ın bir esprisi vardır, kendisinin üyelik talebini onaylayan kulübe girmeye tenezzül etmediğini söyleyerek gülerdi…Aşkta da bu böyledir; Sevdiği kişi ona tesadüfen iyi davranırsa Marksist’in ilk dürtüsü, hoşuna gitmediğinden değil, hak etmediğini düşündüğü için bu güzelliği yok etmektir. Sevdiği kişi karşılık veriyorsa, bir serseriyi sevdiği için değerini yitirir.

Çoğu ilişkide, Marksist bir durum gelir dayanır kapıya mutlaka (genelde aşkın karşılıklı olduğu anlaşıldığı anda) ve nasıl sonuçlanacağı, insanın kendi kendine duyduğu sevgi ile nefret arasındaki dengeye bağlı Kendine duyulan nefret ağır basıyorsa, aşkına karşılık bulan taraf -şu ya da bu nedenle ötekinin kendine layık olmadığını söyleyecektir. Ama kendine duyulan sevgi ağır basarsa, her iki taraf da aşklarına karşılık bulmanın karşısındakini alçalttığını düşünmeden, karşısındakinin gerçekten sevilesi olduğunu kabullenebilir.