Küfür keyfe keder mi yoksa rahatlamak için mi?

0
519

Lalochezia sendromu…

Kişinin küfür ederek rahatlaması ve bundan dolayı sakinleşmesine deniyor. Yani bir çeşit rahatlama faaliyeti. Bu sendrom elbetteki hemcinslerimin gösterdiği bir davranış biçimi. Aletini sokabildiği her türlü yere sokma gayreti! Tabi sanal 🙂 Çünkü kimsede o türlü bir alet yok.

Milletimin erkekleri başta olmak üzere dünyada her milletten erkeğin fütursuzca ettiği küfürler.. peki neden en çok biz erkekler küfür ediyoruz? Özellikle kendi aramızdaki sohbetlerde coşuyoruz hiç düşündünüz mü? Bu durum ta çocuklukta bize yaşça büyük ergenlerden ve adamlardan geçen kötü bir miras olabilir mi?

Melissa Mohr, “Küfür Etmenin Kısa Tarihi”nde günlük yaşamdan edebiyata, küfrün geçirdiği evrimi inceliyor. Yazar, hem kendi uzmanlık alanı edebiyattan örnekler veriyor hem de bir anlamda kültür tarihçiliği yapıyor.

Melissa Mohr küfrün başlangıcını Roma da bulmuş. Ancak yaygınlaşması On altıncı yüzyıla kadar kaba küfürler edilirken, bu tarihten sonra ise dilde, eskiye oranla gözle görülür bir rahatlama yaşanmış. Daha pornografik ifade tarzları gelişmiş Mohr’un, konunun ağırlık noktası olarak dili ve edebiyatı seçmesi son derece doğal çünkü uzmanlık alanı İngiliz edebiyatı; özellikle de Ortaçağ ve Rönesans dönemi. Kitabında bu nedenle kitabında yakası açılmadık edebi metinlerden parçalar var. Mohr’un deyişiyle Rönesans, “ahlaksız kelimelerle alem yapılan, utanç eşiğinin aşıldığı” bir zaman dilimi. Günlük konuşmanın yanında, tiyatro oyunlarında, şiirde ve romanda da küfür kendini gösteriyor.

Sanırım o dönemin dünyaya yaydığı etkilerin içinde küfür de var. Tabi yapılan çeviriler bizim kendi berbat küfürleri üretmemize neden olmuş.Ben küçükken ilk küfrümü sanırım ilkokul 3.sınıfta etmiştim. Sebebi de sevdiğim bir arkadaşıma kötü el kol şakalar yapan Adem isminde bir çocuğa etmiştim. O küfür de “ağzına sıçarım” olmuştu. ( Bugünün sokak çocuklarının ettiği küfürlere göre gayet masum aslında) Adem de bu küfürden sonra “seni babana söyleyeyim de gör” deyip soluğu babamın yanında almıştı. Babamda rahmetli, etrafın benimle ilgili kötü şikayetlerini doğrudan ciddiye alır ve bana kızardı. O tarihlerde 80 ler de elalem dediğimiz canavar çok can yakardı. Toplumdan gelen her söylem ve şikayet kişide mahcubiyet duygusu yaratır; ve kişi toplumun istediği protitipe dönüşmeye çalışırdı. Babamın o gün bana ettiğim küfürün sebebini sormadan çekişmesini hiç unutmam. Tabi o an sonrası Adem’in bana pis pis sırıtmasını da hiç unutamam 🙂

Neyse küfürle ilgili olarak Mohr’un anekdotlarına devam edeyim. Zamanla çatışmayla başlayan, gerilim ve işgallerle süren yirminci yüzyılda küfrün, nokta ve virgül gibi kullanıldığını görüyoruz. Mohr, bunu “taşı gediğine koymak” diye niteliyor. Öfke, bir bakıma dil yoluyla ve kontrollü şekilde ortama salınıyor. Günümüzde sizin de çevrenizde illa bir tane küfrü imla işareti niyetine kullanan bir kişi olmuştur. ” Ya hani hakkı abi var ya mına koyim. Adama sayısaldan para çıkmış mına koyim. Mına koydumun adamı şimdi parayı nasıl yer biliyon mu? ” Tabi bu cümleyi kuran vatandaşın çevresindekilerde de tek tip bir tepki kelimesi vardır. O da : Miktir mına koyim. Her cümle sonunda aynı zamanlama ile söylenen bu küfür hem bir teyid hem de şaşkınlık ifadesi olarak kullanılır.

Günümüzde ise küfür modernizmin dayattığı bir tarz olarak her yaş, cins, ırk ve milletin ağzında rahatlıkla dolanıyor. Sokakta ise ergen kız ve erkeklerin ettiği küfürler çok dikkatimi çekiyor aslında. Kızların genelde erkeklerin ettiği küfürlerin aynısı ederek konuşmaları komik bile geliyor. Yıllardır kendi cinsimden kalın tonlarla duyduğum koyma ve sokma eylemini içeren küfürler, kızların ağzında helyum gazı çekip sanki çocuk sesiyle konuşmaya çalışmaları gibi değil mi? Üstelik bu küfrü hem bir erkeğe hem de kendi cinsinden birine etmesi ne acı. Erkeklerin kadinlara taciz ve şiddetinden en çok rahatsız olduğumuz bir dönemde, kadınların ve genç kızların küfre erkekler kadar alışması trajikomik değil mi?

Yazının başına geri dönecek olursak Lalocheiza sendromuna yani; o anın stresini bastırmak ve rahatlamak için edilen küfürü onaylıyor. Ancak keyfe kedere dönüşmüş çirkin söylemleri her zaman reddediyorum. Dildeki bu tehlike toplumun yozluğunu ortaya koyuş bakımından mühim. Yazının sonunda Mohr’un kitabında kullandığı bir cümleyi paylaşmasam olmaz. Çünkü çok beğendim. Mohr şöyle der; “Dil alet kutusuysa küfür çekiçtir” Alet kutunuzu düzgün kullanın efendim..