“Reklam kokan hareketler bunlar Mayk ” diye popüler bir replik vardı eskiden hatırlar mısınız? . Cem Yılmaz, bir akaryakıt firmasının reklamında oynadığı bir karaktere kurdurmuştu bu cümleyi. Reklam sektörünün büyümeye başladığı yıllardı.
Özellikle banka ve operatör reklamları son derece ilgi çekici ve komik senaryolara sahipti. Tabi o yıllar reklamın iyisi makbuldü. Sonradan nasıl oldu ve kim uydurduysa “reklamın iyisi kötüsü olmaz” sözü türedi. Yani bu söz reklam için her türlü absürt davranış ve eylemin önünü açıyordu artık. Reklam yap da nasıl yaparsan yap fikri PR yöntemlerine de sirayet etti. Adından söz ettirmek için onca ünlü oyuncu, manken, futbolcu ve hatta siyasetçi kendini bu densizliğin içinde bulmuş, sanki yaptığı abuk söz ve hareketler çok da matah bir şeymiş gibi övünüp duruyorlardı..
Artık saygınlık getirmese de reklam iyi birşeydi. Aptal rolüne soyunanlar, frikik verme yarışında kıçını başını açanlar, magazin gündeminde hep üst sıradalardı hep.
O saçmalıklar neyse ki bir dönem sonra buldu. Ancak kötü reklam fikri hiç bir zaman yok edilemedi.
İşte bunun son örneği de etçi Nusret bey efendiden geldi. Etleri tokatlaması, hiç çıkarmadığı gözlükleri ve elbette ki onu popülerlikte zirveye taşıyan tuz serpme hareketiyle artık dünyaca bilinen bir marka olmuştu. Hatta sıfırdan gelerek böyle ünlü biri olmak ve yurtdışında açtığı restaurantlarla bir kesimimiz onu takdir ettik, bağrımıza bastık.
Ancak her popüleritenin demode olacağı bir zaman elbetteki gelirdi illa ki. İşte Nusretin popülerlerite hikayesi de Dünya kupası final maçı sonrası sahaya inip kupaya tuz serpme hareketiyle, ardından da Messi ile aynı karede görünmek adına ünlü futbolcuyu köşe bucak kovalaması ile düştüğü nahoş durumla gerileme dönemine girdi. Öncelikle Dünya kupasi kuralları gereği Dünya kupasına ancak kupayı kazanan futbolcular dokunup öpebilirken, sağolsun Nusret( sahaya da nasıl inmeyi başardıysa artık! ) gayet rahat gidip kupayı kucaklayıp sanal bir tutam tuzu da üstüne serpiverdi! Öncelikle şunu söylemek zorundayım ki, Nusret reklamın iyisi kötüsü olmaz sözünün bile bu denli b*kunu çıkarmayı başaran ilk Türktür 🙂
Ya hu zaten onlarca ünlü insana pişirdiğin etlere tuz serptirmişsin, popüleriten dünyaya yayılmış, e parayı da vurmuşsun daha bunun üstünde ne yapmayı planlıyorsun? Ben Messi’nin Nusretten kaçışının videosunu daha az önce izledim. Gördüğüm tek şey Messi’nin gözündeki korku ve endişeydi. Üstelik olayın komik herhangi bir tarafı da yoktu. Belki de Messi hayatında Nusretten kaçtığı gibi kimseden kaçmamıştır.
Sonuç olarak ne kadar ünlü de olsan binlerce dolar paran da olsa insansın. Paranın ve popüleritenin açamayacağı kapılar olduğunu da bir gün görecektin sonunda. İşte o gün, dünya kupası final organizasyonunda düştüğün trajikomik hâl olarak tarihe geçmiş oldu. Umarım bundan sonra Nusret deyince insanların aklına sürekli şov yapan bir adam yerine daha saygın işlerde sempatik bir duruş sergileyen akıllı bir adam gelir.