Vazife ve itaatsizlik üzerine..

0
1457

Diriliş Ertuğrul dizisinin geçen bölümünde, Ertuğrul’un Bamsı’yı görevden almasıyla sonuçlanan diyalog çok önemli bir konuya vurgu yapıyordu.

Ertuğrul, Bamsı’ya verdiği vazifenin yerine gelmemesi üzerine çok sinirlenmiş ve Bamsı’nın iyi niyetiyle vazifede insiyatif kullanmasına çok büyük bir tepki göstermişti. Alp başı görevinden azledilen Bamsı bunu kendine yediremese de itaat’ini kaybetmemişti.

Bu yaşanan diyalag bana,  alt-üst ilişkilerini, itaati, sorumluluk duygusunu ve tabi olma gibi dsiplinel davranış biçimlerini sorgulattı. Bir makam sahibi olan insanın, üstlerince belirlenen kural ve vazifeleri eksiksiz yerine getirebilmesi, insiyatif alanı ve hata yapma olasıkları muazzam bir görecelik barındırır içinde.

Verilen görevi an’ın getirdiği beklenmedik durumlarda yerine getirememek affedilmeyen bir davranış mıdır? sorusu, herkesin farklı bakış açısına göre değişir. Verilen görevi yerine getiremeyenin kişinin sebebi, gevşeklik ya sorumluluktan kaynaklanmıyorsa affedilebilirliği olmalı diye düşünüyorum kendi adıma. Tabi, bu af’fa uygun görülmesi için sorumluluğunu yerine getirmeyen kişinin gerekçesi ve ortaya çıkan sonucun olumsuz olma oranı da pek önem arzediyor. Eğer telafisi olmayan sonuçlar doğmuşsa işte o zaman sorumluluğu veren üst’ün affına uğramakta çok zor.

Sorumluluğu alan kişi, yaşanan olayın seyrine göre verdiği kararı uygularken doğacak her türlü sonucu kestirebilmek zorunda. Vazifenin gereğini yerine getirememesinin sonucunu, bir şekilde pozitife çevirebilmesi olmazsa olmaz bir kural.

Dizide, Bamsı Ertuğrul’un kendisine verdiği görevi o an hesapta olmayan bir aksiliği gidermek için yerine getirmiyor. İyi niyetle kullandığı insiyatifle o an ki aksiliği gideriyor fakat devamında daha büyük sıkıntılara uğratıyor obayı.

Bu hikaye, Nasreddin Hoca’nın ” valla hanım sende haklısın” hikayesine benzer bir durum. İki farklı açıdan bakıldığında emri vereninde, emri yerine getirmeyenin de haklı olduğunu söylemek mümkün. İşte böyle durumlarda insiyatif alan kişinin ortaya çıkacak sonucun, sonuna kadar arkasında durması gerekiyor.

Sorumluk ve emre itaat dediğimiz kavramın şekil ve şemalini belirleyen otoritenin, işi bilen ve o işin uzmanı olmuş kişilerce belirlenmiş olmasından dolayısıyla eksiksiz bir itaat şart. Elbette ki bu kural koyucunun liyakat sahibi olması da olmazsa olmazlardan. Fakat yukarıda açıkladığım gibi hesapta olmayan aksilikler cereyan edince, görev ehliyeti alan kişinin duruma müdahale biçimini göstermesi anlamında insiyatif alması, ana sorumluluğunu yerine getirmesi mecburiyetinden kaynaklı olarak kaçınılmaz.