Suriyelileri burada tutan sebep, onları biraz da sömürme sevdasındakiler olabilir mi?

0
1488

Suriyeliler meselesi çok geniş bir mevzu. Ve herkesin suriyeli algısı da birbirinden çok farklı seyrediyor onlara karşı olan davranışlarımızda..

Kimisi mevzuya ırkçı bir gözle baktığığı için rahatsız. Kimisi, bayramlarda suriye’ye bayram yapmaya gidip geri gelenden.

Kimisi zaten geçinemiyoruz bir de onlara mı bakacağız düşüncesinde. Kimisi de bu ülkede bizden daha rahat yaşadıklarına inanmasından.

Görgüsüz olmalarından rahatsızlık duyan da var. İki gün sonra bize karşı ayaklanma ihtimalini düşünüp, onlara şimdiden düşman olanlar da..

Bu kadar farklı olumsuz düşünce varken,bu insanlara iyi bir gözle bakmamız zaten imkansız. Farklı endişe ve rahatsızlardan dolayı, “Suriyeliler gitsin” düşüncesi paydasında birleşen milyonlara, “durun bu insanlar savaştan kaçıp geldi. Onlarla din kardeşiyiz” gibi cümleler yaklaşmak, artık kimseyi bu fikirden uzaklaştırmak için yeterli değil.

Bence biz son iki yıldır, buraya alışan zengin ve görgüsüz Suriyelilerin davranışlarına odaklanıp öfkelenir olduk. Bu odaklanma da bizi, Suriyelilerin tamamına karşı güdüler oldu. Zor durumda olanlar da, “kurunun yanında yaş da yanar” atasözünün öznesi teşkil eder oldu.

Fakat bu Suriyeliler gitsin diyenlerin içinde, aslında onlardan nemalanan ve onları kullanan o kadar çok grupdan kimse bahsetmedi 6 yıldır. Bugün, Can Yılmaz’ın attığı bir tweet de,aslında tam da bu konuya denk düştü.

Can Yılmaz bu Tweet’le Suriyelilerin aslında bu ülkeden niye gitmediklerinin bir fotoğrafını çekmiş sanki. Ağır gibi bakımsız evlerimizi bunlara kiralamalarımı, evlenme hevesimiz, 1000 liralık dairemizi 1400 liradan kakalamamız, işyerlerinde sigortasız 1500 liraya çalıstırmalarımızı görmezden gelememiş Yılmaz. Doğru da demiş. Devlet, insani bir anlayışla 6 yıldır bakarken, toplumumuzun artniyetli kesiminin bu insanları sömürmesine de kimse ses çıkarmamış!

Sözde yardım adı altında sömürülen bu insanlarda aslında farkındayken, mecburiyetin getirdiği bir suskunlukla hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Suriyeliler meselesine bakış açımız, hem bir empati hem de yapay bir yardım etme sömürüsyle devam ediyor.

Bu konuda bende “suriyeliler gitsin” düşüncesinin bir bölümünde konumluyorum kendimi. Fakat bu konumlama, yalnız zengin ve görgüsüz Suriyeli kesiminin gönderilmesi ile ilgili. Yani düşkün, mazlum ve yalnız hayatta kalma mücadelesi veren kesimin gitmesinden ya da gönderilmesinden yanayım.

Yoksa ne ırk olarak ne de inanç ve kültür yapılarından rahatsız olmam mümkün olamaz. Bu devletin tam 1000 yıldır dünyada ki bir çok millete ve etnik azınlığa kucak açmış olması, “ben Türk’üm” diyen her vatandaşın gurur duyması gereken bir durumken, bunun tersini savunmak boş bir anlayış olur. Kucak açtıklarımızın, ne suriyeli, ne afrikalı, ne de çinli olması bu durumu değiştirmez. Burada temel mevzu, bu kucak açılanların belli bir süre dahilinde korunması, sömürülmesi ve belli bir dsiplin altında kontrol edilebilmesidir. Dünyanın yalnız seyirci kaldığı, vahşeti ve zulmü tatmış her milletin hakkını gerek maddi gerekse manevi olarak savunan bir devletin ferdi olmak elbette gurur verici. Bu mazlumların dini,ırk’ı ve milliyeti ne olursa hiç bir ayrım yapmadan sahip çıkan devletin adıdır Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Ben bundan sonraki süreçte, Suriyeliler meselesinde ki boşlukların ve kontrolsüzlüklerin sona ereceği kanaatindeyim. Ki devletimiz de geç de olsa,gerekli adımları atmaya başladı zaten ( Bizim devletimiz biraz ağır hareket eder ama en doğru çözümsel hamleyi oynar sonunda )

Bu süreçte, bizim toplumuzun gidişatta izleyeceği yol önemli. Eğer bu suriyelileri yalnızca sömürmeye çalışan vatandaşlarımızda, bu huylarından vazgeçerse, ben sayısal olarak büyük bir suriyeli grubunun, onlar için Gaziantep, Urfa gibi illerde inşa edilmiş yaşam alanlarına geri döneceğini düşünüyorum. Bu sonuca ulaşabilirsek büyük şehirlerde ki problemlerin de azalacağı kanaâtindeyim.

İşte bu finale gidene kadar olan süreçte göstermemiz gereken şey, yalnızca biraz daha sabır..