Sevgili dostum Lev Nikolayeviç

0
1195

 

 

Sevgili Lev Nikolayeviç.

Bilirsin ben günlük tutmayı hiç beceremedim ömrü hayatımda. Bir kaç kere denedim. Ama her defasında ya çok etraflıca yazdım. Ya da çok kısa. Ayrıca günlüğün ikinci kişiler tarafından okunması ihtimali de bana hep geri adım attırdı. Şimdi sen diyeceksin ki, “ya hu kilitli ajandalardan kullansaydın” Doğru söylüyorsun. Tabi ben onu da düşündüm ama ne bileyim, hevesim kaçtı herhalde o zamanda.. 

Neyse.. 

Aslında şimdi aklıma geldi. Ben niye bu günlük olayını sana bir mektup şeklinde tutmuyorum? Hem bu sayede ben şu beceremediğim günlük tutma alışkanlığını kazanırım. Hem de sen bir zamanlar çok ciddi sıkıntılar içinde yaşadığın bu dünyadan haberdar olursun.

Nasıl fikir?

Tabi sen bu önerimden sonra içinden : “Eyvah b*ku yedik. Bu taraftada huzur yok be kardeşim” demişsindir kesin. 🙂 Ama samimi söylüyorum niyetim seni  üzmek değil. Belki merak ediyorsundur dünya ve insanlık ne halde diye..

Anlaştıysak biraz anlatayım sana buraları. Öncelikle memleketim zor süreçlerden geçiyor. Senin zamanında Ortadoğu bu kadar kaos içinde değildi tabi. Şimdiyse Başta Amerika sonra İsrail akabinde Avrupa ve senin  Rusya’da yer kapma savaşında bu coğrafyada. Üstelik İki Ortadoğu ve bir asya ülkesiyle ittifak halinde. Elbette ki Amerika’ya karşı..

Şu anda dünya,kavimler göçünden sonraki en büyük savaş göçlerini yaşıyor. Milyonlarca insan kimyasal silahlar sebebiyle ya öldü ya da göç’e zorlandı. Şu anda benim ülkem 4 milyon Suriyeli mülteciye bakıyor. Üstelik tek başına. Sınırımıza biriken Suriyeli ise 2 milyon tahminen. Herşeyden kötüsü ülkem oradaki savaşı ve zulmü durdurmak adına büyük bir mücadele veriyor. Son 2-3 yılda 100 e yakın askerimizi şehit verdik. Fakat kararlılığımız sürüyor. Sizinkilerle yeni bir mutabakat yaptık bu akşam. Putin diye bir lideriniz var şu anda sizin. Yaklaşık 20 yıldır halkın ondan vazgeçmiyor. Gerçi haberin vardır senin 🙂 Senin memleketin sonuçta. 

Yine dünyanın savaşlar dışında bir sorunu daha var. O da hastalıklar.. Çin’de doğan yeni bir virüs var. Adı Korona. Ya da diğer adıyla Kovid 19. Sadece Çin’de ölen insan sayısı 3 bin’i buldu. Üstelik bir de hemen hemen heryere sıçradı. Avrupa’da nasibini aldı bu virüsten. Çok şükür ki bizim sağlık bakanlığı çok tedbirli bu konuda. O sebepten tek bir vatandaşımızı bile bu hastalıktan kaybetmedik. Hatta bu bölgede hastalığın görülmediği tek ülkeyiz diyebilirim sana. Umarım böyle devam eder. 

Bunun dışında öyle çok büyük sorunu yok dünyanın. Yani senin anlayacağın Dünya’da en büyük sıkıntıyı son yüz senedir yalnızca müslümanlar çekiyor. Senin zamanında birbiriyle sürekli kavgalı olan Avrupa, artık birbirine bulaşmıyor. 

Hah! bir de biz geçen hafta 4 yıldır yine tek başına baktığımız yaklaşık 130 bin sığınmacıya sınır kapılarını açtık. Yani artık ne gidene kal, ne de kalana git demiyoruz. Tabi bu hamlemizle Avrupa’nın huzuru kaçtı sevgili dostum Fyodor. Hele Yunanistan 3.5 atıyor desem yeridir. Bu korkuyla 3-5 mülteciye de kurşun sıkıp öldürmekten geri durmadılar. Biber gazları,ses bombaları, dayak atma gibi tüm insanlık dışı davranışları göstermekten ve insanlık suçu işlemektende korkmuyorlar. Ne de olsa arkalarında ki destek Avrupa! 

Valla sevgili dostum. Bu sana İlk mektubum. Seni çok baymadan mektubuma son vereyim. Oraya intikal etmiş tüm değerli âlimlere, filozoflara ve değerli isimlere de çok selâm..