Ne olacağım ben? diyen Halil bey’e gelsin..

0
1230

Kulakları çınlasın Murathan Mungan’ın bir sözü vardır:

“Bu ülkede herşey olabilirsiniz. Fakat bir tek rezil olamazsınız” derdi. Müthiş bir sözdü bu..

Rezil olamazsınız çünkü, hem milletcek balık hafızalıyızdır. Hem de rezil olması gereken kişinin arkası illa bir yerlere dayanmıştır.

Ünlü ya da ünsüz herkesin vardır bir yerlere, ya bir göbek bağı ya da arkası..

Hele hele sanatçı ya da ünlü dediğimiz kişilerin eli daha güçlüdür. Sanatçı, uçlarda yaşayan ve normal davranmayan bir türmüş gibi algılatılmıştır bize. Yani sanatçıya ünlüye her günah mubah sayılmış gibi bir algıdır bu durum.

Sanatçı eşine şiddet uygular. Tüm Türkiye duyar, büyük sansasyon olur. Ama 2-3 ay’a kalmadan unutulur ( aslında unutturulur ) Bunu sağlayan elbette hem görsel ve yazılı medya. Ama en çok da  sosyal medya dediğimiz alandır.

Sanatçı uyuşturucu satar. Yakalanır ama bir zaman sonra o da unutulur gider.

Ayıp dediğimiz, edepsiz dediğimiz, rezil dediğimiz insan guruplarının içine sanatçılar girmez pek.

Aklıma bu konuyla ilgili ilk gelen örnek, her zaman Tarkan olmuştur. Özel bir gecede, canlı yayında “şuanda çok çişim var” diyen Tarkan, 90 lar’ın Türkiyesinde sözde bir linç’e uğramış. Fakat sonrasında Tarkan, bunu harika bir reklam malzemesi olarak kullanmıştır. Bir insanın canlı yayında tuvalet ihtiyacı olduğunu milyonlara duyurması muazzam bir edepsizlik örneği olması gerekirken, Milletin Tarkan sevgisi, bu edepsizliği mazur görmesine neden olmuştur.

İşte rezil olamıyacak insanlarda en son örneğimiz Halil Sezai isminde ki ünlü şarkıcının, 70 yaşında bir adamı, yanındaki iki arkadaşı ile sıkıştırması darp etmesi ve ciddi ciddi dövmeye çalışması oldu.

Elbette ki hata herkese mahsus. Fakat hatanın da bir kabul edilebilirlik oranı vardır. Sen kalkıp baban yaşındaki adamı döversen, kimseden bir destek görmek gibi beklentin olmamalı!

Az önce haberlerde dinledim. Sezai, ifadesinde; “Evet ben çok büyük yanlış yaptım. Babam yaşında adamı dövdüm ve rezil bir adamım, pişmanım” demesi gerekirken. Kalkıp olayı bir şakanın kaka’ya dönüşü gibi anlatması, Sezai’nin adamlığının ve karakterinin seviyesini de gayet net ortaya koyuyor.

Oysa bir yirmi yıl önce Sezai böylemiydi? Ben bu müzisyen görünümlü adamı ilk olarak, Bulutsuzluk Özlemi gurubunun “Rüzgar” şarkısının klibinde ki oyunculuğu ile hatırlarım. O dönemde çekilen en iyi klipler ve oyunculuklar dan biriydi bence o çalışma. Sezai’nin oyunculuğu, şarkıcılığının kat ve kat üstündedir her zaman.

Bir film ve bir şarkıyla bir anda gelen ünlülük hali, Halil bey’i muazzam şımarttı yıllar sonra. Bunu her katıldığı programda gayet belirgin bir şekilde gösteriyordu. Ayık gezemeyen bir adam olarak bildik artık onu. Sonradan, bir an da gelen şöhretin devamlılığını sağlayamayan bir adamın gireceği stresi anlamamak imkansızdır. Tarih, Sezai gibi onlarca örnekle doludur. Kariyerlerini bir an da sıfırlamak pek kolay bir şeydir, şöhreti taşıyamayacak insanlar için.

Ama işte şimdi sıra Halil Sezai’de. Saygınlığını kaybetmiş ama hiç rezil olmayacak insanlar listesine, o da yazdırdı adını. Ne acı..

Suni ve yapay gündem yaratmakta dünyayla yarışan magazin medyamız, Sezai’yi de en kısa zamanda, yine parlak ve popüler günlerine kavuşturacaktır kesin..

Halil Sezai’nin yıllar önce daha ünsüzken oynadığı harika klibi aşağıya bırakarak mevzuyu kapatayım. Ne diyor şarkıda Bulutsuzluk Özlemi ;

Rüzgara kapılmış gidiyorum ben. Ne olacak bu işin sonu. Ne olacağım ben?