Memnuniyet, mutluluk mudur?

0
1723

Sevdiğim bir arkadaşla geçenlerde oturuyoruz ona ait olan işletmede. Memleket meseleleri, tarih ve kültür ile ilgili konuşur, olaylara vakalara genel anlamda bir sorgulama şeklinde yaklaşırız bu arkadaşla girdiğimiz harareti yüksek tartışmalarda. Bu konuşmalar ve diyaloglar esnasında, cümle içinde kullandığımız bazı kelime ve anlamların derinine spontane olarak inmeye çalışırız.

İşte en son yaptığımız sohbette, irdelediğimiz iki başlıkla ilgili zıt yönlü ortaya çıkan fikir ayrılıklarına bağlı ulaştığım sonuçları paylaşmak istedim sizle.

Bu başlıklar : Memnuniyet ve Mutluluk..

Günlük hayatın içinde bazen birbirinin yerine kullandığımız iki kelime bunlar. Yani nemnuniyetle mutluluk kavramlarını ortak noktada içselleştirip, aynı potada eritiyoruz. İşte arkadaşımın fikri de bu manada vücut buluyor. Mutluysan memnunsundur’cu tez’e sıkı sıkıya yapışmış 🙂

Bense bu iki başlığın aynı paralelikte fakat ulaştırdığı sonuçta, muhteviyatlarının birbirlerinden ayrıldığı yönunde bir iddia’ya, bir fikre sahip çıkıyorum. Bu fikri savunmamın en temel sebebi, ikisinin de farklı anlarda ve farklı beklentilerde ortaya çıkıyor olmasından kaynaklı.

Meselâ önce mutluluğu irdeleyelim. Mutluluk genel olarak, bir hayal kurma ya da beklenti veyahut menfaatimize gelişen ani bir olay da doğar. Mutluluğun süresi genel olarak kesintisiz ve uzun uzun bir istikrar hali göstermez insanda.

Yani çevremizde sürekli mutlu bir insan görme ihtimalimiz neredeyse sıfırdır. Meselâ para temel olarak bir mutluluk kaynağıdır. Ve bu para dediğimiz kağıt, bizim arzu ve tatmin ismini verdiğimiz duygularımızı besler. Fakat bu para sebebiyle sürekli mutlu olmakta imkansızdır. Çünkü sürekli elde tutulan kazanç, yaşanılan tatmini de sıradan bir hale getirir. Uzun zamandır beğendiğiniz, fakat rakamsal değerinin yüksek olması sebebiyle alamadığınız bir saat olduğunu düşünün. Yani sahip olma arzunuz size o saati aldırmak istiyor. Saatin fiyatı ise maaşınızın belki de 10 katı. Ne yaparsınız? Elbette sahip olma planları yaparsınız. Kredi çekmek, arkadaştan bir miktar borç almak, aile bireylerini yoklamak gibi bir sürü eylem içinde bulunursunuz.

Bu eylemlerden biri size bu saate sahip olma şansını verdiğinde ve gidip saate sahip olduğunuzda mutlu olursunuz. Fakat saat sayesinde kendinizi mutlu etmeniz, çok kısa bir süre içinde kendini azaltmaya başlayacaktır. Sahip olmak mutluluk verir. Fakat saatin ödeme taksitleri çok uzun ve sizin geçiminize olumsuz etki ederse, huzurunuz kaçar ve mutluluğunuz, yaptığınız her taksit ödemesiyle değerini yitirir.

Memnuniyet ise geneli kapsayan bir duygudur. Memnun olmak bir çeşit sevinçtir evet fakat mutluluk gibi ani gelişimler, hayal kurmalar ve beklenti içinde yaşamalardan beslenmez. Memnuniyet bazen tek bir olay hakkında bazen de hayatımızın içinde ki bir çok farklı konuya ilişkin ortalama bir değerlemedir. Meselâ bir kişiyle flört edersiniz. O flörtözü ikna etmek ve onunla geçirdiğiniz hoş vakitler sizi mutlu eder. Fakat o flört ettiğiniz kişinin aşırı kıskanç olması, sizi memnun etmez. Hatta bilakis, memnuniyetsiz bir ilişki sizin mutlu oluşunuzu da zaman içinde köreltir.

Bir başka örnek hasta olduğumuzda yakınımızda ki insanların bizimle normalden fazla ilgilenmesi bizim için bir mutluluk ifade eder. Fakat siz, bu hastalık ve ilgi karşısında elde ettiğiniz mutluluğu, geçirdiğiniz hastalığın ağırlığı ve acısı ile kaybedersiniz. İşte bu süreçte ulaştığınız sonuç memnuniyetsizliktir. Memnun olmak ya da olmak kişinin büyük resime bakmasıyla ortaya çıkar.

Yine bir örnek daha vereyim fakat bu son olsun. Bir futbol takımı düşünün.Bulunduğu ligde zirveye oynuyor. Ligin sonu yaklaştıkça, takım yoğun stres ve baskı altında olduğundan iyi futboldan ziyade, yalnızca skor tabelasına dönük bir oyun tarzında mücadele ediyor. Oynanan futboldan memnun kalmayan Teknik direktör, eğer maçı kazandırmayı başarabildirmişse takıma, şöyle bir cümle kuruyor maç sonu basın toplantısında: “Oynanan futbol çok kötüydü. Fakat skordan ve 3 puandan çok memnunum”

İşte mutluluk ve memnuniyet arasında ki en net farklılıklar bunlar. Ortaya koyduğum bu tesbitlerden sonra, sürekli aşk, para ve eğlence ile mutlu olmaya çalışanların aslında, hayatlarının büyük bölümünde memnuniyetsiz yaşadıklarını, aynada kendilerine baktıklarında gördüklerini hep yetersizlik olarak adlandıkdırdıklarını düşünüyorum.

Kendine barışık olmayan ya da kendiyle sürekli savaşan bir birey’in en kolay yoldan elde etmek istediği şeylerin başında, sürekli mutlu olma isteği olması da pek normal bir durum..