Ludvigsen bir tacizcidir, dini hristiyanlıktır, o zaman her hristiyan bir tacizcimidir??

0
1174

 

 

Önce şu alt taraftaki haberi, detaylıca bir okuyun bakalım.

72 yaşındaki Ludvigsen, bölge valiliği görevini kötüye kullanmak ve üç genç erkeğin korunmasız halinden fayda sağlamaktan suçlu bulundu.

Taciz kurbanları, Ludvigsen’in cinsel ilişki taleplerine verdikleri yanıtın, sınırdışı edilmelerine ya da daimi oturum hakkı alabilmeleriyle sonuçlanacağına inandıklarını belirtti.

Ludvigsen ise masum olduğunu savundu ve kararı temyiz edeceğini söyledi.

Tromso bölgesinde 2011 ve 2017 arasında yaşanan olayda, şu anda 25, 26 ve 34 yaşında olan davacılar, Ludvigsen’in ev ve iş karşılığında, cinsel ilişki istediğini anlattı.

Kurbanların ifadelerine göre taciz Ludvigsen’in ikametgahı ve kır evinde, otel odalarında ve ofisinde gerçekleşti.

Bir kurbanın taciz sırasında 17 yaşında olduğu, bir diğerinin de “akıl sağlığının orta derecede bozuk olduğu” iddia edildi.

87 BİN DOLAR TAZMİNAT

Ludvigsen, 87 bin ABD doları tazminat ödemeye de mahkum edildi.

Eski siyasetçi, kurbanlardan biriyle rızaya dayalı cinsel ilişkiye girdiğini ve bu konuda polise yalan söylediğini itiraf etti. Ancak diğer iki kurbanla ilişkiye girmediğini savundu.

Mahkemenin gerekçeli kararında, sanığın bilerek cinsel ilişkiye girmek için makamını kullandığı belirtildi. Ayrıca Ludvigsen’in, bölge valisi olarak bir mültecinin vatandaşlığını geri alma yetkisinin yarattığı bir korku olduğunu bildiği vurgulandı.

Muhafazakâr politikacı, 2001-2005 arasında balıkçılık bakanlığı, daha sonra da Tromsö bölgesinin valiliğini yaptı.

Evet haber bu. Bugün haber ajanslarına düşmüş bu haber. Bu haberi sizle paylaşmamın elbette ki bir nedeni var. Hatta bir kaç nedeni var desem daha doğru olur.

İki gün önce, bulduğu her fırsatta İslam dinini yobazlıkla ilişkilendiren, bunu en çok da sosyal medyada hakkıyla beceren, ( günlük hayatta, dışarıda, insan içinde böyle saldırmaya  kıç yoktur çünkü) sosyal paltformlarda eklediği arkadaşlarının inançla ilgili paylaşımlarını görünce, aynı Matrix filminde Neo’yu gören her gözün sahibinin suretine bürünen ajan Smith gibi kavgaya tutuşan bir ablamızla ciddi bir tartışma yaşamıştım.

Kendisi, benim : “Türklük bir bedense İslam o bedenin ruhudur” söylemime fena bozulup, bunun tersini kendince bulduğu örneklerle ispatlamaya çalışmış, tartışma sonunda da çirkefe yatıp beni arkadaşlıktan çıkarmıştı.

O bulduğu örneklerse, o kadar çürük ve havada kalan tez’ciklerdi ki, minimum inançlı bir ergen bile,o iddiaları hemen oracıkta çürütebilirdi. Ateistliğin bir üst katmanında gezinen ablamız, rütbesini de “Gevur” olarak yükseltmişti. Ateistliklikle gevurluğu çok uzun bir zaman önce ayırabilmiş bir zekaya sahip olduğum için, Rabbim’e her zaman şükretmişimdir. Gevurluğun ateistlikten daha doğrusu eski adıyla gayrimüslimlikten farkın, inançlara saldırmak ve kin gütmek olduğunu her müslümanın bilmesi gerekir.

Söz konusu X ablamız, tartışma sırasında, başta üstü kapalı hakaretlerine bir de örnek almamız gereken toplumların Avrupa devletleri olduğunu da ilave etmeye başlamıştı. Çünkü ona göre Avrupa, seküler anlayışa sahip olduğu için her alanda rol model olmalıydı her doğu ülkesine. Dolayısıyla %80 i doğu medeniyetinden oluşan bizim ülkemize de..

Tabi ben buna da itiraz ettim. Avrupa’nın yalnız kendine müslüman olduğunu ( güzel espri oldu ) Kendi insanlarının refahını ve kültürel gelişimlerini, ancak kan ve zulüm üzerine inşa ettikleri medeniyetlerinin, islamla olan kavgasını falan anlattım. Ablamızsa ısrarla dinsiz toplumların sözde uygarlık hikayelerine anlatıp duruyordu.

Bu devam eden tartışmanın sonunda birinin diğerini arkadaşlıktan çıkaracağı, iki taraf açısından da görülebiliyordu. Ve beklenen son gerçekleşti. Benim : “lütfen bundan sonra benim inancıma ait yorumlarımın, paylaşımlarımın altına öfkeni kusma ve saygı duy” cümlesini kurmamla, kendisinin beni arkadaşlıktan çıkarması bir oldu. Üzüldüm evet. Ama bu üzüntüm arkadaşlığımızın bitmesine değildi. Allah’la arasını bozmuş ve sonrasında huzursuzluk girdaplarında yolunu bulamadığından dini, kendine düşman ilan etmesine üzüldüm. Toplumlarda bu tip, yani aslında insani anlamda çok güzel erdemlere ve meziyetlere sahip olup, inançla kavga edip kendini sekülerize etmek için didinen o kadar çok insan var ki..

İşte en yukarıda ki haber de, Avrupa’nın inançsız yükselişinin ahlak yapısında sağlam bir medeniyet ve üst insan kavramını oturtamadığına en güzel örneklerden. Bu 3 kadını taciz eden herifin yaşadığı ülke Norveç. Herif üstelik o bölgenin valisi. Ve kendilerinden zorda olduklarından yardım talep eden, 3 göçmen kıza bunu yapıyor. Kızların yaşı 17-18. Ludvigsen isimli bu karaktersize şimdi Hangi Ateist ya da Hristiyan düşmanı kalkıp: Sen bir Hristiyansın ve tüm Hristiyanlar pisliktir” diyebilir? Ben söyleyeyim hiç kimse. Çünkü burada cereyan edeyen olayda pisliğe bulanan bir insan, yani bir peygaber değil. Dolayısıyla bu tip örnekleri görüp Hristiyanlıktan soğuyan bir insan varsa inanın gerizekalıdır!

İşte bizim gevur ablamızda, böyle bir gerizekalılığı kendince deneyimlemek isteyenlerdendi heralde. Türkiye’de işlenen kadına şiddet, çoçuğa şiddet gibi suçlarda, suçu işleyeni eleştirmek yerine, islamı hedef alıp, muhafazakarları, dindar insanları karalamaya çalışmak nasıl bir kindarlıktır. Halbuki bu tip sapıklıkların esiri olmuş insanların %80 in’de islamla yakından uzaktan bir alaka yoktur. Tabi kimliğinde islam yazması ve 3 kulhü bir elham okuyabilmesi dışında.

İşte ben şimdi, bu sapık Ludvigsen’in haberini X ablamıza göndermek istiyorum. Sürekli övdüğü, göklere çıkardığı Avrupa kültürlerinin içinde ki, günümüz kokuşmuşluğu görebilmesi adına.

Fakat bu benim ki boş bir gayret, bununda farkındayım.

Çünkü insan şu hayatta en çok, inanmak istediğine inanır..