Hasbihâl, Tevfik Fikret

0
1634

Ooh, yavrular! Seyr ederken

Sizi her gün penceremden

Hatırıma neler gelir…

—Mâzî, o bir definedir;

 

Onu biraz açsan fırlar

Birçok zehir hâtıralar;

O mezarın çıyanları,

Akrebleri, yılanları!

Fakat sakın korkma, ara;

Ara, ara, daha ara;

Göreceksin, o medfenin

Biraz kuytu, biraz derin

Yerlerinde neler, neler.

Ne tükenmez hazîneler

Saklanmıştır… Vaktiyle biz

Ne sıkıntılar çekmişiz

Okumak, öğrenmek için;

Düşündüm de güldüm demin.

Size ne mutlu çocuklar!

Güzel kitablarımz var;

Hocalarınız da iyi,

Öğretiyorlar her şeyi;

Tahta, rahle, hep mükemmel;

Hiçbirisi yoktu evvel.

Hasırlarda sürünürdük,

Evlere hep câhil döndük.

Bize nispet bugün birer

Küçük âlimsiniz sizler.

Okuyunuz : Okuyanlar

Çok şey bilir, çok şey yapar;

Murâdına onlar erer,

Cennete de onlar girer;

Onlar cidden mesûd olur,

Bu geçid pek korkuludur:

Öğrenmezsek yolu, izi,

Yolda kurdlar kapar bizi!

Okumalı, oynamalı.

Hiç işsiz oturmamalı.

İşledikçe bu makine

Çarklarına, dişlerine

Kuvvet gelir. Boş duranın,

Tenbel tenbel oturanın,

Bu asırda ekmeği yok.

Evet, işsiz oturan çok;

Fakat hepsi de tok değil,

İşsiz duran pek çok değil.

İşlemeli el, kol; bunlar

İşledikçe boğaz doyar.

İnsan gözleriyle görür…

“Âlet işler, el övünür”

Derler, her söze kanmayın.

İşitin de inanmayın!

El tutarsa yürür sapan,

Eldir sapanı da yapan.