Eskimeyen şeyler adına..

0
1419

Bana eskimeyen bir şeyler gösterin şu dünyada.

Zaman denilen kavramın ceşitli biyolojik faktörlerle,canlı ya da cansız bir varlığı yıpratmadığına sadece bir örnek verin.

Veremezsiniz!

Çünkü eskimek ve yıpranmak üzerine inşa edilen ve zamanın sonunda kendinide sıfırlayacağı bir yaşam formunun parçasıyız. Yalnız dikkat ederseniz değer ve kıymet kavramlarını eskime ve yıpranma ile hiç temas ettirmiyorum. Bunun sebebi, değer ve kıymet kavramları görecelilik değerlendirmeleri ile ilgili doğrudan. Herkes değer ölçüsünü ya kendi menfaatlerine ya da değer verdiği nesne ya da canlının iyiliğine göre ölçeklendirir. Bunu birincil,ikincil ve üçüncül değerlemeler diye guruplandırıyorum ben.

Üçüncül değerleme ise ilk ikisinden farklı olarak yakın çevre ve toplumların önemsediği ya da yakın ilişkiler kurduğu olay,nesne ve canlıları kapsar.

Bu bir çesit nötrsel saygıdır. Toplumun yüksek bir sayısal rağbet gösterdiği her türlü set,bu üçüncül sınıflandırmaya girer. Meselâ ispanyolların arenada boğayı mızraklayan matadoru önemsemesi,İspanyol olmayan farklı bir toplumun vatandaşı gözünde nötr’dür. Bu kişi ister bu geleneği saçma bulsun. İsterse beğensin, toplumun kültürel kimliğinin sembolü olmuş bu ölüm kalım savaşına saygı duyar istemsizce.

Hülasa, eskiyenler değerler dairesinde tüm eskiyenler gibi kendine ayrı bir mana oluştururlar. Yine yaşlılar üzerinden yeni bir örnek vereyim. Yaşlı vatandaşlar genel manada zamanın yıprattığı insanlardır. Faydasal açıdan yeterlilikleri çok zayıftır. Bu sebeple aciz ve yardıma muhtaç bir konumdadırlar her toplumda. Fakat değerler manzumesinde maneviyat boyutunda çok kıymetlilerdir.

Kendi çocukları için geçmişte verdikleri mücadele,hem evlatları hem de toplum tarafından her daim baştacı kabul edilir. Yaşlılar toplumların yaşayan kültürel hafızalarıdır. Torunların gözünde de herzaman sempatiktirler. Hülasa her yıpranan ve eskiyen varlık, geçmişin deneyimlemelerinde üstüne aldığı ròl ile etkisiz zamanlarda da bir takım takdirler ve itibarlar biriktirir.

 

Eskimiş ya da yıpranmış olanın varlığının genel hatlarının estetik veya işlevsel olarak ayakta kalması da kendisine bir saygınlık katar. Bu konuda ki örnekleme Ajda Pekkan üzerinden yapılabilir. Ajda Pekkan zamansal kıstasta yaşlıdır. Yani toplumun dinamiklerinin dışında ya da gerisinde kalmış bir sınıflamadadır. Fakat Ajda Pekkan zamansal biyolojik yıpranmalarını bir çesit onarımlarla kapatmış ve klasik yaşlılık statüsüne hic bir zaman girmemiştir. Hatta Ajda Pekkan bu istisnai görüntüsü ve üstün yaşam performansıyla hep orta yaş sınıfını çağrıştırır.

Eski, her zaman ve dönemde hem atıl hem de çok kıymetli bir halde varlığını sürdürebilir. İşlevsel, teknolojik ve estetik olan sıfır motor bir araba, 1940 model klasik bir emektar arabanın fiyatının çeyreği dahi etmez. Keza saygı konusunda da klasik araba hep el üstünde tutulur. Elbette ki calışıyor ve trafikte haraket edebilecek güce halâ sahpse. Yukarıda bahsi geçen estetik ve işlevsellik özelliği burada da kendini ortaya koyar.

Eski ve yıpranmışlık tanımlamaları yalnız madde,meta üzerinden derecelendirilmez. Meselâ 50 yıldır mutlu bir sekilde evliliğini sürdüren bir çift hayal edin. Onları degerli kılan nedir? İste burada cevap olarak istikrar kavramını kullanabiliriz. Demek eski, istikrar kavramı ile de kıymetlenir. Fakat istikrar her zaman eskiye değer katmayabilir. Yine 30 yıl düğünlerde şantözlük yaparak geçimini sağlayan bir sanatçı düşünün. İstikrarlı bir biçimde mesleğini icra etmiş fakat ne kazanç ne de itibar olarak hak ettiği popülerlikte ve duayen konumunda değil. Bu örnekte gösteriyor ki eski’nin değer kazanması için referansı konumunda ki hayranlarının toplumsal statüleri ve kişisel güçlerinin de üst düzey olması gerekebiliyor. Bu referans mevsuzuna Ahmet Kaya’yı örnek göstermek istiyorum şimdi. Bilenler bilir Ahmet Kaya yaşadığı dönemde siyasi ve ideolojik fikirlerini sanatına ve şakılarına yedirmiştir. Bu sebeple de döneminin bir cok kesimi ile sürtüşmeler yaşamış, Yine bir cok kesim tarafından ceşitli itham ve dışlamalara maruz kalmıştır. Kürtçe rahat konuşulsun ve yine Kürt vatandaşlar PKK yüzünden ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürülmesin dedi diye bir ödül töreninden kovulmuştur. Ölümü sonrasında son gelen ve şuan halâ aktif görevde olan hükümet, onu sahiplenmiş. Onun aslında özünde çok iyi bir sanatçı olduğunu, fikirlerinin temelinde ayrışan değil tam tersine kardeşçe bir arada yaşayan halkları savunduğu tezini idrak etmiş. İadeyi itibarla Ahmet Kaya’yı toplumun gözünde saygınlık kazanmış bir sanatçıya dönüştürmüştür. Bu bağlamda eski, yeni anlayışın içinde hâlâ barınabilme,onore edilebilme gibi bir beceriye de sahiptir.

Eski, yeniyle kıyaslandığında her zaman ikinci sınıfta değerlendirilen ama uzun soluklu zamansallıkta yeniyle başa baş, hatta yeniden daha kıymetli olduğu noktasında üste çıkabilen varlıktır bu haliyle..

Son tahlilde eski olan her şey, yeninin sürekli ve bıkılmadan üretilmesini sağlayan anaç varlığıdır..