“Çün Sana Gönlüm Müptela düştü” / Niyasi Mısri

0
1858
Çün sana gönlüm mübtelâ düşdü
Derd ü gam bana âşinâ düşdü
 
Hakk’a âşık olanlar, bin türlü derd ve belâya mübtelâ olurlar. Bunun için “Kurb-i sultân âteş-i sûzân denilmişdir”. Âşıklar bu derdlerden şikâyet etmezler zîrâ bu derd aslında onların dermânı ve devâsıdır…
 
Zühd ü takvâya yâr idim evvel
Aşk ile benden hep cüdâ düşdü
 
Âbidler ve zâhidler çokça ibâdet eder ve helal-haram husûslarında kılı kırk yararlar belki ama bunu cehennem korkusu ve cennet arzusu ile yaparlar. Sôfiyye katında ise böyle ibâdet makbûle değildir. Aşka mübtelâ olanlar ne cennete rağbet eder, ne cehennemden korkar, onların tek derdi sevdiklerine kavuşmakdır.
 
Vâiz ider gel aşkı terk eyle
Nideyim sabrım bî‐vefâ düşdü
 
Âşıkların bu hâlini bilmeyen zâhir ehli onları kınarlar. Bu gibiler Allah’a âşık olunamayacağını iddiâ eder, akılları sıra dervîşleri irşâd etmeye çalışırlar.
 
Nice terk etsin aşkı şol âşık
Ana karşı sen mehlikâ düşdü
 
Âşık olunan zât Allah sübhânehû ve teâla olunca âşıklar hiç aşklarından vaz geçer mi? 
 
Vechini görsem dağılır aklım
Zülfün ona çün muktedâ düşdü
 
Hakk’ın tecelliyâtı âşığın aklını başından alır, onu mest ü hayrân eder. Bu tecelliyât da zikrullah ile olur. Zikrullah Hakk’ın isimlerini zikretmek şeklinde olabileceği gibi O’nun eşyâ üzerindeki tecellîyâtını müşâhede şeklinde de olur. 
 
Kim seni buldu kendi yok oldu
Vaslına ey dost cân bahâ düşdü
 
Allah’a vâsıl olmak için yok olmak gerekir. Buna fenâ makâmı denir. İnsan her şeyinden geçmedikçe Hakk’a vuslat edemez.
 
Aşka uşşâkın da’vet etmişsin
Cân kulağına ol sadâ düşdü
 
Âşıkların aşkına sebeb Cenâb-ı Hakk’ın sevdikleri kullarını kendisine da’vet etmesidir ki bu da’veti ancak cân kulağı duyabilir. 
 
Bu Niyâzî’nin hiç vücûdunda
Zerre komadı hep bekâ düşdü
 
Aşka mübtelâ olup, Hakk’a vâsıl olanlar, katrenin ummâna erişmesi gibi, kendileri yok olur yani fenâ mertebesine ererler. Bununla da kalmaz, Hakk’la berâber olur, bekâbillah mertebesine erişirler…
 
Niyâzî Mısrî 
Kuddise Sırruh